Bu heyecanı hemen, ayağımın tozunu atmadan size yetiştirmeliyim…
1981 yılında Türkiye Güzeli 1982 de de Avrupa Güzeli seçilerek ülkemize sık nasip olmayan bir ünvanı da beraberinde getirmiş biri var aramızda.
Kuşadası Caferli Köyünde çiftlğinde çeşit çeşit hayvanları ve bitkileriyle yaşıyor.
Nazlı Deniz Kuruoğlu,
Ancak Nazlı Hanım, anneannesinin teşvikiyle katıldığı bu yarışmadan sonra, bu durumunu hiç değerlendirmeyip hatta yarışmadan sonra katıldığına bile pişman olarak asıl sanatına, balerinliğe geri dönmüş. Opera da ki görevine devam etmiş. Ancak birgün havada çift troner hareketi yaparken dizi dönünce  sakatlanmış. Ama O, o kadar paylaşımcı, ve üretken olduğu için hiç durmamış. Dansa olan tutkusunu bu kez yeni teknikler geliştirerek öğrencilerine aktarmış. Konservatuarda dersler vermiş.
O yıllardan sonra O’nu hiçbirimiz basında göremedik. Özel ve güzeldi. Hiç kokoş olmadı…Paparazzilere malzeme vermedi. 
Efendimmm…sonracığıma…
Nazlı Deniz, yıllar sonra İstanbul’un kalabalığı ve dertlerinden yorulunca soluğu Kuşadası Caferli Köyü’nde almış. Çok kısa zamanda orada ki çiftliğinde işlerini yoluna koyup bu kez Caferli Köyü’nü ve köylüsünü bilinçlen- dirmeye başlamış.
Kuşadası Caferli Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği’ni kurup, eline herkes gibi fırçayı alıp evleri beyaza, çöp kutusu, su deposu,  çanak anteni rengarenk hatta peynir tenekelerini, araba lastiklerini  bile boyayıp çiçek dikmiş.
(Köye girer girmez renkler içini açıyor insanın...)
İş sosyal bir sorumluluk olunca Avrupa Güzeli ünvanını bile tekrar gündeme getirmeyi kabul etmiş. 
Halen Caferli’yi sanat ve kültür köyü haline getirmek için var gücüyle çalışıyor, köyün mevcut doğasını bozmadan hem de…
Caferli’nin Köylülerine iş imkanı yaratabilmek için, varını yoğunu bu yola baş koymuş.
O’na “Hayat paylaşınca güzel” sloganı tam yakışır…
Çünkü,  asıl içinde ki güzeli dağa, taşa, insana aktarmaya adamış bir tescilli güzel!
Böyle özel, başarılı, mutevazı kadınlarımızın hep yanında olmuşumdur. 
Bunları nasıl mı biliyorum? 
Atladım uçağa doğru İzmir’e…
Ardından Kuşadası’na…
Ardından da Caferli Köyü’ne…
Gittim gördüm şahit oldum…
Dernekte uzun sohbetler ettik …Zorluklarını, keyiflerini, geleceği konuştuk.
Sizi ana ana Caferli’li kadınların pişirdiği enfes lezzetlerden tattım. 
Şunu söylemeliyim ki çok içten, samimi, sıcakkanlı, renkli bir kişilik…
Ama O aynı zamanda çiftçi, offroadcu, resim yapmanın yanı sıra binicilik ve motocrosscu…
Türkiye’min böyle yere sağlam basan kadınlara ihtiyacı var.
Helal sana Nazlı Deniz…
Projelerini tüm kalbimle destekliyorum.
Veee…
En kısa zamanda bu içten sohbeti, caanım doğa fotolarıyla size aktaracağım arkadaşlar.