ANKARA - Besteci ve piyano sanatçısı Tuluyhan Uğurlu, "Oradaki insanların ıstırabına müziğimle tercüman olmak istiyorum. Gazze bizim milli meselemizdir. Nasıl Telafer, Türkmenler bizim davamızsa nasıl Şam'ın Bağdat'ın Urfa'dan Diyarbakır'dan bir farkı yoksa Gazze de öyledir ve Gazzeli çocuklar benim için önceliklidir" dedi.

Uğurlu, Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezinde yapılan "Yaşayan Gazze" programının ardından AA muhabirine, "Gazze Risalesi"nin şairi Cahit Koytak ile aynı sahneyi paylaşmaktan büyük kıvanç duyduğunu söyledi.

"Benim gönül komşumdu" diyerek Koytak'ı daha önceki eserlerinden tanıdığını ve proje teklifini heyecanla kabul ettiğini dile getiren Uğurlu, ilk kez gerçekleşen bu birlikteliği albümleştirebileceklerini belirtti.

"Artık bir piyanist Ortadoğu'yu anlatabilir"

Uğurlu, bir şiire sahnede eşlik ederken şiiri çok iyi bilmek gerektiğini vurgulayarak, "Edebiyata ve şairin ne anlatmak istediğine çok iyi vakıf olacaksınız. Satır satır bilmekte fayda var şiiri, o zaman kolaylaşıyor işiniz. Mesela bombalardan tanklardan bahsedilirken piyano boş durmayacak, bomba efekti verecek. Çeşitli araçlar kullanarak piyanoyu farklı bir efekt enstrümanı haline getirmek mümkün. Bu çalışmada benim en önemi ve kıymetli bulduğum nokta ise bir konser piyanistinin, bestecinin, batı müziği eğitimi almış bir insanın, Gazze Risalesi'nden etkilenerek bir eser bestelemesi, çünkü bizim çok sesli müzik ile uğraşan sanatçılarımız hep batıya yönelik çalışmış" diye konuştu.

Piyanonun Batı'ya özgüymüş gibi bir imaj taşıdığına değinen Uğurlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama artık 21. yüzyıldayız, bildiklerimizi unuttuk ve yeni şeyler öğrendik. Piyano için de bildiklerimizi unutma, onun yerine yenilerini koyma vakti geldi. Artık bir piyanist Gazze, Mısır ve Ortadoğu ile ilgilenip o coğrafyaların derdini piyanoyla anlatabiliyor. Benim sahnede olma sebebim de bu. Batı eğitimi almış bir adamın, özünü kaybetmeyen, 15 gün Avrupa'ya gidince dilini unutmayan insanları temsilen sahnedeyim."

"Istırabına müziğimle tercüman olmak istiyorum"

Dünyanın pek çok yerinde konser vermesine rağmen sanatkar kimliğiyle iki yerde mutluluk hissettiğini söyleyen Uğurlu, buraların da yeniliklere hoşgörüyle yaklaşılan Türkiye ve Ortadoğu olduğunu ifade etti.

Tuluyhan Uğurlu, Gazze'de bir konser vermeyi çok istediğini dile getirerek, "Oradaki insanların ıstırabına müziğimle tercüman olmak istiyorum. Gazze bizim milli meselemizdir. Nasıl Telafer, Türkmenler bizim davamızsa nasıl Şam'ın Bağdat'ın Urfa'dan Diyarbakır'dan bir farkı yoksa Gazze de öyledir ve Gazzeli çocuklar benim için önceliklidir. 'Bize ne Gazze'den diyenler bilmiyor, göremiyorlar. Gönül kapıları kapanmış, inşallah onların da gönlü açılır. Suriye, benim canım, Şam damarlarımda akıyor. Bağdat'ı, Şam'ı kaldıralım, ne kalır geriye, İstanbul'u kaldırmak gibi olur. Bunlar benim şehirlerim. Konya neyse Gazze odur" değerlendirmesinde bulundu.

Sanatçılara "Gazze" çağrısı

Türkiye'nin tüm mazlum ve ezilmişlerin doğal anavatanı olduğunu vurgulayan Uğurlu, İspanya'dan sürülen Yahudilerin de yüzyıllar önce Türkiye'ye geldiğini hatırlattı.

Uğurlu, yapılan bütün zulümlerin artık aşikar olduğunu belirterek, sanatçılara "Herkes sahip çıksın, onların bizim çocuklarımızdan farkı yok. Bu ülkenin entelektüel zekası mutlaka o ıstıraplarla mazlumlarla hareket etmek mecburiyetinde. İnsan olarak vazifemiz ama sanatçı olarak en önde gitmeliyiz çünkü sanatkar duyarlı olmalı" çağrısında bulundu.

 Bütün ihtilallerin müzik ve müzisyenlerle başladığı bilgisini veren Uğurlu, "Eninde sonunda bu toplum aslını bulur. Bu topraklardaki gönlü gani insanların, sanatkarların önderliğiyle bir gün gerçeğe varacağına inanıyorum" diye konuştu.

Tuluyhan Uğurlu

Yeteneği 4 yaşında keşfedilen ve aynı yıl İstanbul Belediye Konservatuvarı piyano bölümüne kabul edilen sanatçı, 7 yaşında Harika Çocuklar Sınavını kazanarak yurt dışında müzik eğitimi almaya hak kazandı.

Yüksek eğitimini Viyana Müzik Akademisinde tamamlayan Uğurlu, Akademide master yaparken, bundan sonra sadece kendi eserlerini seslendirmeye karar verdi. İstanbul Kanatlarımın Altında film müziği ile üne kavuştu.

Eserlerinden bazıları şöyle: Go With God, Kutsal Kitaptan Ayetler 1 ve 2, Mustafa Kemal Atatürk ve Güneşin Askerleri, Beyazıt'ta Zaman, Senfoni Türk, Dünya Başkenti İstanbul ve Sonsuza Kadar İstanbul.