İSTANBUL

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk'un "Kafamda Bir Tuhaflık" adlı yeni romanı için Yapı Kredi Yayınevi'nde düzenlenen imza gününe kitapseverler yoğun ilgi gösterdi.

Yayınevinde okurlarıyla buluşan Pamuk, yeni çıkan kitabını imzaladı. Saatlerce kuyrukta bekleyen vatandaşlar, kitaplarını Pamuk'a imzalatmanın mutluluğunu yaşadı.

Etkinlikte gazetecilerin sorularını yanıtlayan Pamuk, uzun zaman sonra, belki de 15 yılın ardından İstanbul'da imza günü düzenlediğini belirterek, şunları söyledi:

"Bunun sebebi ihmaller, zorluklar. Her zaman yazarlara sorarlar, tuzak sorudur, 'Kimin için yazıyorsunuz?' diye. Çünkü şunun için, bunun için yazıyorsanız hep dışarıda kalmış biri vardır. Biz de ya da ben derim ki; 'Biz okurlarımız için yazıyoruz ama okur soyut bir kavramdır hiçbir zaman göremezsiniz'. Benim gibi bir yazar, yavaş yavaş, yıllarca, 3-4 senede ve 'Kafamda Bir Tuhaflık'ta olduğu gibi 6 senede bir kitap çıkaran bir yazar, hep okurlarını düşünür ama okur soyut bir şeydir."

Pamuk, imza gününde okurlarla göz göze gelmenin mutluluğunu hissettiğini vurgulayarak, "Bu benim için çok güzel bir şey. Çünkü bir kitabı imzalarken kitabı veya başka kitaplarımı okumuş olan okurun gözünün içine bir saniye bakıyorsunuz. Biliyorsunuz ki o sizi okumuş, başka kitaplarınızı okumuş. Yazarın insanlığını, benim hayalimi, yaşadığım dünyayı, dünyayı nasıl gördüğümü, anlatmak istediğim şeyleri, niyetimi, uğraşmamı, çabamı ve yıllardır yaptığım yazıları bu okur biliyor" diye konuştu.

Okurlarıyla imza gününde buluşmanın kendisi için büyük bir mutluluk olduğunu yineleyen Pamuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O okurun hayal dünyasında, maneviyatında olmak ve gitmek istediği yerde sizin ve benim yazılarımın bir yeri olduğunu düşünmek, görmek, bakışmak. Bu benim için en büyük mutluluk. Kimin için yazıyorum? İmza gününe gelen bu okurlar için yazıyorum. Bütün okurlar imza gününe gelmiyor. Bazıları da kitabımı okuyor, 'boşver imzalı kitabı ne yapayım?' diyor. Bu okurlar, bugün gördüğüm yüzlerce okur, ayrıca kitaplarımı okuduktan sonra bir de içinde imza olması için bugün kuyrukta beklediler. Hepsine büyük bir zevkle imzaladım. Çok mutluyum. Çok kalabalık oldu. Yazarlar okurlarıyla karşılaşmalılar."

Pamuk, bir gazetecinin, kitabı 6 yılda yazmasına ilişkin sorusunu da "Masumiyet Müzesi'ni 6 yıl önce yayınlamıştım. İlk defa 2 roman arası 6 yıl oldu. Masumiyet Müzesi'nin bir de müzesini açtım. İlk defa 6 yıl ara verdiğim için bazı mazeretlerim var kusura bakmayın. Bundan sonra daha fazla yazacağım" şeklinde yanıtladı.

Orhan Pamuk, kitabın İngilizce baskısının da daha belli olmadığını ifade etti.

Bir gazetecinin, "Kitapta hem birinci tekil kendileri konuşan kahramanlar var hem de yazarın sesi var. Bu nasıl oluyor?" şeklindeki sorusu üzerine de Pamuk, şunları kaydetti:

"Bu romanı yazarken kahramanlar bozacı, yoğurtçu, midyeci, dönerciler, elektrik tahsildarları, pek çok satıcıyla, zor şartlarda İstanbul sokaklarında mücadele eden arkadaşlarla görüştüm. Onların birinci tekille, 'Şöyle yaptım, böyle yaptım, tavuğu şöyle temizledim, haşladım, pilavı şu şekilde pişirdim' gibi konuşmaları beni etkiledi. Yavaş yavaş bu çok uzun süren romanı kurarken, onların sesini birinci tekil şahısla vermek istedim. Kadın kahramanların eve hapsedilmiş yalnızlıklarını, öfkelerini dile getirmek için birinci tekil şahsın çok uygun olacağını hissettim. Böylece ilk defa bir şey denedim. Bir romancı anlatıyor 3. tekil şahısla. Bir de kahramanlar sanki anlatıyı delmek isteyerek, öfkelerini dile getirmek isteyerek, araya girip kendi hikayelerini anlatıyorlar. Roman bu iki sesin yan yana gelmesiyle çalışıyor."