Behçet Necatigil’in çok güzel ifade ettiği, bir süreçten geçiyor dünyamız... Gizli bahçenizde Açan çiçekler vardı Gecelerde ve yalnız Vermeye az buldunuz Yahut vaktiniz olmadı... Şimdi sizler bu dizeleri farklı yorumlayabilirsiniz. Benim penceremden bakınca durum, bu koşuşturulası dünyada, zamanla kuruttuğumuz çiçekler olarak, görünüyor. Ya önemsemediğimiz minik tebessümler, ya da az bulup vermeye gerek duymadığımız minik jestler misali... Şimdilerde bahçeler de kuruyor dostlar... Böyle bir kuraklığın sonunda; herşey değişiyor! Dünyanın dengesi gibi, doğrular, yanlışlar da herşey değişiyor... Son haftalarda, televizyonlarda, yapılmış espri temalı reklâm filmleri var... Birinde, bir anne, bir markette çocuğunun birşeyi alması için tutturacağını hisseder hissetmez, ondan önce davranıp kendini böğüre böğüre yerden yere atıyor. Çocuk, bu edepsizlik karşısında şaşırıp, susuyor... Başka birinde, nikâh dairesinden çıkıp, evlerine gelen yeni evli çiftin kapıdan içeri geçerken gelinin, damadı kucağına alması... Veya bardaktan boşanırcasına yağan yağmuru çatının peceresini açıp içeri yağmasına izin vermek gibi... Bu çelişkili örneklere gazetelerden de ekleyeyim. Artık çobanlar bile İpod dinleyebilecek. Menopoz için doktora gitti, doğum yaptı. Global ısınmaya karşı halkı enerji tasarrufuna çağıran aktör John Travolta’nın 5 uçağı var... Asıl suçlulara verilen ceza şekillerinin değişmesi haberleri oldukça ilginç, hatta şaka gibi... Bir kadıncağızın evinin elektriği, faturasını düzenli ödediği halde birgün kesilmiş. Eski kiracılardan kalan 300 YTL borcu da ödemiş. Elektriği açılmiş. Fakat birkaç ay sonra, kadını savcılıktan mahkemeye çağıran bir kâğıt gelmiş. İlk kez mahkemeye gittiği için süslenip, püslenip gitmiş kadın. Hakim de bir kadınmış. Kaçak elektrik kullandığı için cezalandırılacağını söylemiş. Kadın hakim, havalı görünen kadıncağıza, üç ay boyunca kuaför ve güzellik salonuna gitmeme cezası vermiş... TIR parkı işleten bir adam, bir yaralama olayına karışmış. 10 aylık hapis cezası, iyi geçmişinden dolayı 7 sokak köpeğine 20 ay süreyle bakma cezasına çevrilmiş. Adam zaten hayvan delisiymiş! Eşine şiddet uygulayan bir fanatik kocaya verilen ceza, 10 ay maçlara gidememe olmuş... Başka güldüren ceza da şöyle; “Kaçak elektrik kullanan bir adamın hapis cezası bir yıldan az olduğu için, 6 ay 10 gün sinemaya gitmeme cezasına dönüştürüldü.” Adam çok sevinmiş çünkü zaten 25 yıldır sinemaya gitmiyormuş. “Ya kahveye gitmeme cezası verselerdi ne yapardım” demiş. İmama, pavyona gitmeme cezası... Kör adama bir ay kütüphanede okuma cezası... Cebinde hint keneviri bulunduran öğrenciye savcı tarafından verilen ceza; 50 sayısal, 50 sözel ÖSS sorusu. Babası bu duruma çok sevinmiş. Mahkeme ayrıca ceza vermiş tabii ki... Sürekli kavga eden iki yufkacı sonunda birbirlerini yaralamış. Cezaları da her sabah Tarım İlçe Müdürlüğü’ne açtığı yufkaları götürüp, hangisinin hijyen bakımından kurallara uyduğunu gösterme cezası... Kahvesinde kumar oynatan adama verilen ceza ise; 4 ilköğretim okulu öğrencisinin bir yıllık kitap ihtiyacını karşılamak, ayrıca kahvehanenin bir bölümünü kütüphaneye döndürme cezası... Anımsadığım, yurt dışından güzel bir ceza örneği var. Naomi Campell yardımcısını tartakladığı için, mahkeme, yanılmıyorsam bir haftaydı, tuvalet temizleme cezası vermişti... Gördüğünüz gibi süreç, değişim süreci. Bu arada çevremizdeki dükkân tabelaları da değişimden nasibini almış. Uzun zamandır gördükçe sizler için not aldığım tabela isimleri de hayli komik; “Elinin Körü Cafe”, “Yandım Ergün et ve uykuluk aile yeri”, “ Şalvarlı Et”, “Çamur Köfte”, “Karışma Sen Restaurant”, ”Gör Hele- Hakiki Karadeniz Pidecisi”, “Lider Dana Turizm”, “Babacan Çayevi”, “Kaburgacı Selim”... Fakat yıllardır trafikte bazen gülerek, bazen de şaşırarak okuduğum, araç arkasındaki yazılar ise, hiç değişmedi. İşte birkaçı; “Vedalar Zamansızdır Gülüm” “Firedinin Kabusu” “Patron Çıldırdı” “Tek Rakibim THY” Hele de birgün, arabamda, gaza basıp tam öndekini sollamak istediğimde gözüme son anda çarpan bir slogan vardı ki yıllar geçmesine rağmen, ne zaman araç sollamaya niyetlensem mutlaka onu anımsar, daha da titiz davranırım. Yazı ne miydi? “Rahmetli de sollamıştı.” Hoşcakalın. [email protected]