İSTANBUL

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Stratejik Derinlik: Türkiye'nin Uluslararası Konumu" kitabının 100. baskısı yapıldı.

Siyasal hayatta faal bir rol oynamaya başlamadan önce bir akademisyen olarak tanınan, ulusal ve uluslararası gelişmeleri akademik bilgisinin imkanlarıyla harmanlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kitapları ilgi görmeye devam ediyor.

Küre Yayınları tarafından ilk defa Nisan 2001'de yayımlanan Stratejik Derinlik, Davutoğlu'nun dışişleri bakanlığı görevine geldiği 2009'a kadar 8 yılda 29 baskı yaptı. Davutoğlu'nun 5 yıl boyunca yürüttüğü dışişleri bakanlığı görevi süresince gördüğü yüksek taleple 62 baskısı daha gerçekleştirilen kitap, Davutoğlu'nun başbakanlık için adaylığının açıklandığı günlerde 91. baskısıyla raflardaydı.

Stratejik Derinlik, Davutoğlu'nun başbakan olmasından bugüne kadar geçen iki ayda ise artan ilgi dolayısıyla 9 baskı daha yaparak 100. baskıya ulaştı. Farsça, Arapça, Arnavutça ve Yunanca olmak üzere 4 dile çevrilen, Sırpçası ise baskı aşamasında olan kitabın Bulgarca'ya tercüme edilmesi de gündemde yer alıyor.

Yeni kitap çalışmaları da sürüyor

İlk baskısı Mayıs 2002'de gerçekleştirilen "Küresel Bunalım" kitabında ise Ahmet Davutoğlu ile 11 Eylül çerçevesinde yapılan mülakatlar bir araya getirildi. Davutoğlu, 2009'da dışişleri bakanı olana kadar 11 kez basılan Küresel Bunalım, şu anda 38. baskısıyla raflarda bulunuyor. Küresel Bunalım ayrıca Arnavutça'ya da tercüme edildi.

"Teoriden Pratiğe: Türk Dış Politikası Üzerine Konuşmalar" da Davutoğlu'nun Küre Yayınları'ndan çıkan bir diğer kitabı. Mart 2013'te basılan kitap, Davutoğlu'nun 2002-2009 yılları arasında çeşitli medya kuruluşlarına verdiği mülakatlardan oluşuyor. İlk baskısı tükenmek üzere olan bu kitabın da ikinci baskısı yakında yapılacak.

Ahmet Davutoğlu'nun 1993'te yayımladığı "Alternative Paradigms" adlı çalışmasının Türkçe çevirisi de yayınevinin tezgahında hazırlığı süren çalışmalar arasında bulunuyor. Davutoğlu'nun eski ve yeni yazdığı makalelerinden oluşacak "Medeniyet ve Şehir", "Medeniyet Harmanı: Osmanlı-Tarihi Derinliğe Bir Mukaddime" ile "Din ve Modernite" başlıklı kitap çalışmalarının hazırlıkları da devam ediyor. 

"Teorinin pratiğin sınamasına tabi olması büyük bir sorumluluk"

Davutoğlu, "Stratejik Derinlik" kitabının önsözünde, tarihinin belki de en önemli dönüşümlerini yaşayan Türkiye'nin, yine tarihin belki de en yoğun değişimine sahne olan bir uluslararası çevre içinde yeniden şekillendiğini ifade ediyor.

Bu dinamik süreçte mantıki açıdan tutarlı, zaman-mekan idraki içinde anlamlı ve konjonktürel açıdan geçerli bir stratejik analizin önemine değinen Davutoğlu, "Tarihi etki bakımından kalıcı olacak stratejik anlamlandırmalar, dinamik dönüşümlerin yaşandığı bunalımlı geçiş dönemlerinde önem kazanır. Bugün herşeyden önce daha çok, ülkenin geleceğine alternatif bakış açıları getirecek stratejik analiz çerçevelerine ihtiyaç vardır. Bu eser de temelde bu doğrultuda mütevazı bir katkı olma iddiası taşımaktadır" değerlendirmesini yapıyor.

Davutoğlu, Stratejik Derinlik kitabının zaman idraki açısından tarihten geleceğe, mekan idraki açısından da merkezden çevreye stratejik bir köprü oluşturması temennisinde bulunuyor.

"Teoriden Pratiğe: Türk Dış Politikası Üzerine Konuşmalar" kitabının sunuş bölümünde kendisiyle yapılan söyleşide ise Davutoğlu, Stratejik Derinlik'te ortaya konan teorinin bu kadar kısa bir süre içinde pratiğin sınamasına tabi olmasının ve bu sınamanın bizzat yazarının içinde bulunduğu uygulama sürecinde yaşanmasının kendisi açısından büyük bir entelektüel ve ahlaki sorumluluk alanı doğurduğunu dile getiriyor.

"Hiçbir zaman ara vermeyi düşünmediğim derslerime ara vermek zorunda kaldım"

Teoriden Pratiğe kitabında başbakan başdanışmanlığı görevi dolayısıyla akademik hayattan pratik uygulamalara geçişiyle ilgili anekdotlara da yer veren Davutoğlu, şunları söylüyor: 

"Başdanışmanlık görevi teklif edildiğinde, bu görevin sorumluluk alanı ve yetkileri bağlamında teorik ve tecrübi bir bilgiye sahip değildim. Zihnimde ilk canlanan intiba, istişari bir ilişki çerçevesinde bir görev yürüteceğim, dolayısıyla akademik çalışmalarım itibarıyla radikal bir değişim yaşanmayacağı yönündeydi. Dolayısıyla hayat akışımın temelde etkilenmeyeceği kanaatiyle göreve başladım. Bunun içindir ki dönemin Başbakanı Sayın Abdullah Gül ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığım görüşmelerde üniversitedeki derslerimi sürdüreceğimi ve ailemi Ankara'ya taşımayı düşünmediğimi özellikle vurguladım.

Ancak içine girdiğim pratik, bu ilk kanaatimin geçersizliğini kısa bir sürede gösterdi. Görevi üstlenir üstlenmez Irak, AB ve Kıbrıs bağlamında yürütmeye başladığımız yoğun müzakereler, bu görevin salt bir istişare değil, yoğun bir icra boyutu da ihtiva ettiğini birkaç hafta içinde tereddüde mahal bırakmaksızın ortaya koydu. Hayatımda hiçbir zaman ara vermeyi düşünmediğim derslerime, 17 Aralık 2004 öncesi AB müzakereleri dolayısıyla yoğun bir şekilde Avrupa başkentlerinde bulunduğum 2004 Ekim'inden itibaren ara vermek zorunda kaldım; hala üniversite ve ders ortamına her girdiğimde, hayat boyu süreceğine inandığı ilk sevdasından uzaklaşan aşığın hüznünü yaşarım."

Davutoğlu, "Teoriden Pratiğe" kitabında insanlık tarihini şekillendiren birçok medeniyet birikiminden harmanlanan tarihi ve çok boyutlu eşsiz coğrafyasıyla Türkiye'nin tarihi akışın seyrini belirleyebilecek ülkelerin başında geldiğini vurguluyor.

Bu kitabı oluşturan metinlerin özelliği ve özgünlüğünün, tarih akarken ve süreç işlerken konuşulmuş ve yazıya dökülmüş olmalarında yattığını belirten Davutoğlu, "Bir siyaset yapımcı olarak tarihin şekillenme süreci içinde bulunurken, bir taraftan da tarih yazımına katkıda bulunmaya çalışmanın doğurabileceği sonuçların farkındayım. Ancak tarihin bu derece hızlı aktığı dönemlerde yaşanan olaylar çok kısa sürede tarih haline dönüşür ve an ile tarihi ayırt etmek gittikçe zorlaşır. Olayları içinden yaşamama rağmen, ben dahi bu metinleri yeniden okuduğumda, üzerlerinden çok uzun yıllar geçmiş hissine kapıldım. Ümit ederim ki, bu metinler tarihi süreçlerin daha doğru anlaşılmasına katkıda bulunur" ifadelerini kullanıyor.

Davutoğlu, Küresel Bunalım kitabında ise 12 yıl arayla meydana gelen Berlin Duvarı ve İkiz Kulelerin yıkılması olayları ekseninde, küresel bunalımın felsefi ve stratejik boyutlarını ele alırken, bu bunalımın batı ve doğu toplumlarının yanı sıra Türkiye üzerinde yapacağı etkileri tartışıyor.