SEVGÜL KAYSERİLİOĞLU

Gelin Teli dedikleri dağların aralarından pırıltılarla aşağı süzülen şelaleleri bir sağımıza bir solumuza alıyoruz. Lekoban (Kayalar ) Yaylası, Cancır Yaylası Maden Köyü’nün tarihi dokusunu fotoğraflayarak Gameşit Köyü Aksu Mahallesi derken bir de baktık sis denizinin içine girmişiz ve rakım 3200 leri gösteriyor.

Gün içinde terden rahatsız olan bedenlerimizin, nemle birlikte yaşadığı titremeyi bastırmak zor…

Hava tam kararmadan çadırlarımızı kurduk yine…

Vee gece ateşte pişirdiğimiz yemeği mutlu sohbet ve sevgi ile süsleyip afiyetle yedik.

Sabah kalktığımızda ortalığı yine sımsıcak güneş sarmıştı. Ne iş … Karadeniz bu…Karadeniz insanlarını bilen bilir nabız bir aşağı bir yukarıda seyreder. Hiç anlamazsınız nasıl kesin çizgiyle değişirler. İşte havasından aldıkları bu özellikle etrafa bakakaldık. Dağlarda bize bakıyordu. Çünkü gece nereye geldiğimiz konusunda hiçbir görsel iz yoktu.

Bir tarafımız Macahel bir tarafımız Şavşat. Vay baboo biz bir ejderhanın sırtında çadır kurmuşuz da haberimiz yok.

Bu güzellik anlatılır gibi değil. Cennet vatanımızı gezmeye ömür yeter mi diye düşündüm yine.

Dağlar vadiler ormanlar… uçsuz bucaksız bir doğa şenliğine tanıklığımız …

Ne kadar şanslıyız!

Artık geri dönüş yolculuğu içinde içimiz kıpır kıpır. Sürekli Nerede bulursak Karadeniz oyun havaları ile horon dayız. Doğaya yeni çıkmış kuzular gibi tepiş tepiş…

Göle dayanamayıp atlayan atlayana bu kez bizi Naçadirev Gölü ağarlıyor. Bayağı soğuk su… teptil-i kıyafet olsaydım bu kısa molada kesin ben de atlardım.

Macahel turizm açısından Artvin’in en ilgi çekici bölgelerinden biri. Gürcü dilinde Macahel kelimesi bilek ve parmaklar demekmiş. Buna dayanarak bölgenin altı köyden oluştuğunu öğreniyoruz. Camiili Köyü bilek, Düzenli, Efeler, Kayalar, Maral, Uğur köyleri de parmakları… Macahel Flora ve fauna açısından çok zengin. Endemizm merkezi denebilir.

Yaşayan hayvanlar mı?

Kafkas engereği, boz ayılar, dağ keçisi, kırmızı benekli alabalık, yabani tavuk, yırtıcı kuşları sayabiliriz. Kafkas Arısı da Türkiye’de bir tek bu bölgede yaşamaktaymış.

Bu arada Macahel yöresi WWF-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı tarafından, “Önemli Orman Alanı” “Önemli Bitki Alanı” ve “Önemli Kuş Alanı” ilan edilmiş.

Tabii tüm yöreyi gezmek öyle bir iki günle olamayacak.

Ünlü Maral Şelalesi’ ni gün ışığında yakalamak için acele ediyoruz. Çünkü son cadır alanımız olan Borçka Karagöl’e akşam olmadan varmak zorundayız. Beyazsu Yaylası’nı başka bir sefere bırakmak biraz üzücü oldu ama zaman kısıtlı olunca da böyle maalesef.

Yolda içinden geçtiğimiz Borçka Camili Köyü’nde tarihi bir Camii’yi geziyoruz. Oldukça keyifli bir yapı, ahşap bezemeleri dikkat çekiciydi. 

Günün son ışıklarına kavuşmadan Maral Köyü’ ne vardık. Köyden aşağı yukarı yarım saatlik bir patikadan yürüyerek Maral Şelalesi’ne vardık. Bu kadar dev ormanlar ve arasından dökülen şelaleyle tanışmak beni çok heyecanlandırdı. Gürül gürül… dik yamaçlı ağaçlarla sohbet içindeyken neler anlatıyordu kimbilir. Yine kıskandırarak hazır kıyafetli bazı arkadaşlarımız şelalenin gölüne atladı.

Her yerinden su akan, devasa ağaçlar, çeşit çeşit çiçek ve mantarlarla enfes bir görsel şöleni hüzünle arkamızda bırakarak son kamp yerimize doğru yola çıktık.

Borçka Karagöl Artvin merkeze 55 km. uzaklıkta. Çevresinde gezebileceğiniz bir patika yol var. İşte bu yoldan geçerek gölün kıyısına çadırlarımızı kurduk. Ormanlarında yaşayan boz ayı, çengel boynuzlu dağ keçisi, vaşak, yaban domuzu ile aynı havayı teneffüs ederek kamp çadırımızın etrafına geçtik. Hüzünlü ancak derin bir hazzı içimizde taşıyarak çadırlarımıza geçip uyuduk.

Başka duraklara yelken açmak hepimizin içinde taşıdığı bir bayrak gibiydi…

Darısı başınıza…