Karizmatik lider kavramını çoğumuz duymuştur. Hatta kişilerin, konuşmasına, yürüyüşüne, duruşuna, gösteriş ve şıklık durumuna bakarak karizma yakıştırması yapılır. Acaba, karizmatik lider de bu vasıflar mı akla gelmelidir? Psikiyatri uzmanı Erol Göka, ‘Türklerde Liderlik ve Fanatizm’ kitabında bu konuyu ele almış.  Bu vasıfların birer artı değer kattığını kabul etse de; karizmatik liderlik için yeterli görmüyor. Çoğunlukla, karizmatik liderlik ile sosyal, siyasal ve ekonomik krizler arasında bağ kuruyor. Krizler ile karizmatik liderliği, et ile tırnak gibi kabul ediyor.

Yazara göre, toplumlarda hazırda bekleyen karizmatik liderlik bulunmuyor. Sadece belirgin kriz şartlarında karizmatik lider olma şansı doğuyor;  Fakat kriz şartları, karizmatik lider şansı verse de bunun garantisi de bulunmuyor. En iyi örnek olarak da Adolf Hitler’i tarif ediyor.  Hitler’e önce karizmatik liderlik şansı doğuyor; Almanya’yı felakete sürüklediğinden bu şansını sonradan kaybediyor. 

    Karizmatik lider ile izleyicileri arasında ise şöyle bir ilgi buluyor: “Kriz zamanlarında insanlar adeta çocukça tepki verirler. Eğer lideri izleyenler, krizleri aşma başarısında lidere karizmatik yakıştırmayı uygun buluyorsa, lidere yapışırcasına bağlanırlar. Böyle durumlarda, karizmatik liderin süper bir kişi olduğuna ya da istisnai bir güce sahip olduğuna inanırlar. Lider ile izleyicileri arasında akılcı olmayan bir bağ bulunur… Kaosa yatkın durumlarda, toplumların lidere bağımlılığı ve kurtarıcı, karizmatik lider arayışı artar. Bu yüzden bu tip toplumlar, arzu ve ihtiyaçlarını temsil eden başarılı bireyleri her zaman öne çıkarır…”

Peki tarihin her döneminde karizmatik lidere ihtiyacı olur mu? Yazara göre; sistemleri oturmuş, gelişimini tamamlamış, kriz yaşama ihtimali olmayan toplumların karizmatik lidere fazla ihtiyaç bulunmaz. Mesela Japonya, ABD ve AB ülkeleri gibi ülkelerde karizmatik lider arayışına gerek duyulmayışını buna bağlıyor.  Diyor ki, “Gelişmiş Batı toplumlarında, karizmatik olmaya gerek yoktur. Kısacası iyi işleyen toplumlarda, donanımlı bir liderin olması başarı için yeterlidir. Böyle toplumlarda liderin ayrıca karizmatik olması gerekmiyor. Hatta karizmatik liderliği toplum onaylamıyor ise ters bile tepebilir. Liderin karizmasını öne çıkarmak için çaba göstermesi böyle toplumlarda alay konusu da olabilir. Bu gibi yerlerde, karizmatik liderlere değil, işini iyi yapan kimselere ihtiyacı vardır…”

Buraya kadar olan özetten şöyle bir sonuç çıkıyor:

1-Karizmatik liderlikler kriz ve kaos durumlarında ortaya çıkabiliyor. 

2-İşlerin şıkır şıkır yürüdüğü toplumlarda karizmatik liderlere ihtiyaç hissedilmiyor. 

3-Krizi aştığına inanılan liderlere, karizmatik liderlik yakıştırması yapılabiliyor.