Klasik Türk Musikisine ‘Akademi’ Hizmeti Veren Mûsikî Bilgesi
NEVZAD ATLIĞ HAKKINDA YAZILAN KİTAPLAR 1 
BASINDA NEVZAD ATLIĞ
‘1949’dan Günümüze’
Prof. Dr. Nevzad Atlığ hakkında yazılan en hacimli kitap, Bakırköy Mûsıkî Konservatuarı Vakfı tarafından hazırlanıp 2010 yılında Üstün Eserler firması tarafından yayımlanan ‘Basında Nevzad Atlığ / 1949’dan Günümüze’ isimli muhteşem eserdir. 
30,5 X 21,5 santim ölçülerinde 295 sayfalık kitap, bez cilt kapaklı, iplik dikişli ve 125 gr. Kuşe kâğıda renkli baskılıdır. Cilt, koruyucu gömlek içindedir. 
Albümün ‘Takdim’ yazısı Prof. Dr. Nevzad Atlığ’ın kadim dostu, Klasik Türk Mûsıkîsi Korosu’nun kuruluş safhasındaki mücâdele arkadaşı ‘Yılmaz Öztuna’ imzasını taşıyor. Merhum Öztuna yazısına; ‘Klasik Türk Mûsıkîsinin önde gelen otoriteleri arasında yer almış olan Nevzad Atlığ, mûsıkîmizde toplu icranın bütün zamanlarda yetişmiş en ünlü maestrolarından biri olarak kabul edilmiştir.’ Cümlesiyle başladıktan sonra Atlığ’ın Türk mûsıkîsi için meydan muharebeleri vererek sürekli savaştığını hatırlatıyor ve ‘Atlığ olmasa idi bu gün devlete bağlı bir Türk Mûsıkîsı Korosu olmazdı. Alaturkacılar denen müzisyenlerimiz devletin sanatçıları olurdu.’ Gerçeklerini dile getiriyor.    
Nevzad Atlığ’ın çok sayıdaki üstün başarılarına ve vasıflarına şu örnekleri veriyor:
*Uzun koro şefliği devamınca, Türk Mûsıkîsinin belli başlı bütün şâheserlerini icra ettirdi. 
*Korist sanatkârlara ‘mikrofonsuz ve notaya bakmayarak 20’den fazla Mevlevî Âyini’ni okutup çaldırması’ gibi mûsıkî tarihimizde emsalsiz bir gelişmeyi sağladı. 
*Ulaşılmaz bir kulak hassasiyeti ile dinlediği bir eseri ezberleyip, yıllarca sonra notaya alabilmek gibi müstesna bir müzik yeteneğine sâhiptir. 
*Klasiklerimizin rastgele yazılmış notalarını düzelterek, bugün için istisnasız bütün Türk Mûsıkîsi’nde kullanılan Arel Sistemi ile yazarak çoğunu yayınladı. 
*Yönettiği korolorda yüzlerce müzisyene mûsıkîmizi üstün şekilde öğretmiştir. 
*Türk mûsıkîsinde ‘Nevzat Atlığ nesli ’ denilecek sanatkârlar grubu yetiştirmiştir. 
*Musikide zirveden başka hiçbir branşa katılmayan Atlığ, bestekârlığa yanaşmadı. Günde birkaç parça besteleyecek yetenekte idi. Fakat yönetici yaratılmıştı, öyle kaldı. 
ESER VE HAZIRLAYICILARI HAKKINDA:
Bakırköy Mûsıkî Konservatuarı Vakfı’nın yayını olan ‘BASINDA NEVZAT ATLIĞ / 1949’dan Günümüze’ isimli eser, Hikmet Özkahraman’ın editörlüğünde hazırlandı. Kapak ve Grafik tasarımları Can Emre Özkahraman tarafından gerçekleştirildi, Hikmet Özkahraman’a ait Üstün Eserler Basım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tesislerinde basıldı. 
BAKIRKÖY MÛSIKÎ KONSERVATUARI VAKFI:
1985 yılında Ataköy 5. kısımdaki sÂhil yolunda, elektriği ve suyu olmayan ufak bir şantiye binasında Bestekâr - Şair Orhan Kızılsavaş ve öğrencilerinin gayretleriyle bir araya gelindi. 
1989’da; Orhan Kızılsavaş Başkanlığında; Hikmet Özkahraman, Engin Erağan, Ali Savaşkan, Güngör Berke, Ayhan Solmaz, Ercan Doruk, Fuat Duygulu, Esen Keklik, Sema Ağan, Gül Tüllek, Handan Ulu, Çiğdem Akbulut, Saliha Bardak tarafından Bakırköy Mûsikî Cemiyeti kuruldu. 1992 yılında koro şefi Orhan Kızılsavaş vefat edince Mehmet Güntekin koro şefliğine getirildi.  
Dernek başkanlığını önce Engin Erağan, 1994 yılında ise Hikmet Özkahraman üstlendi. Şimdikî mekânına taşındı.  Konservatuar kuruldu. Hâlen Vakıf statüsü ile Hikmet Özkahraman’ın başkanlığında faaliyetlerine devam ediyor. 
Türk Müziği Eğitimi Bölümünde Danışman olarak Prof. Dr. Nevzad Atlığ, Bölüm Başkanlığında Fatih Salgar ve Faruk Salgar bulunuyor. Cengızhan Sönmez, Ayşegül Kostak Toksoy ve Suat Güney gibi öğretmenler derslere giriyor. .
İletişim Kanalları:
Atakoy, 7. Ve 8. Kısım. Tarihî İspirtohâne Binası Ataköy, Bakırköy, İstanbul.
Telefon: 0.212-661 90 86 Belgegeçer: 0.212 – 560 97 76 e-posta: [email protected]  // www.bakirkoymusiki.com      
‘BASINDA NEVZAD ATLIĞ / 1949’DAN GÜNÜMÜZE’ İSİMLİ KİTAPTAN SEÇMELER:


BU GENÇ ‘ŞEF’İN KIYMETİNİ BİLELİM 
Dr. Nevzat Atlığ, artık yeni ve genç bir şef olmaktan çıkıyor. Üstad şefler arasına giriyor. Gençliği de kendisine ayrı bir gayret ve cazibe sağlıyor. Bu genç adamın, mevcut koro şefleri arasında, memleket ölçüsünde bir yer alacağı şüphesizdi. Temiz insan, inanmış sanat adamı ve sanat değerlerimizin azimli yaşatıcısı...
Bugün saat 11.00 de İstanbul Radyosu’nun Taksim Belediye Gazinosu’ndan nakledeceği Konservatuar Türk Musikisi Konserini yine O’nun idaresinde dinleyeceğiz. 
Zamanın birçok kıymetlerini alabora eden buhranları içinde bu genç adama belediye, radyo, konservatuar, Basın Yayın Umum Müdürlüğü ve Türk musikisini seven gençlik muhitleri dört elle sarılmalıdır.
HİKMET MÜNİR EBCİOĞLU
Dünya Gazetesi, 15 Mart 1953
  
BİR MUSİKİ ZİYÂFETİ
Türk musikisinde ehliyet ve kudretini daima takdir ile karşıladığım Dr. Nevzad Atlığ Radyoda her ay büyük bestekârımıza ait bir konser vermeği düşünmüş ve bu tasavvur Ocak ayının 29. Cumartesi günü kuvveden fiile çıkmıştır. Programın tesbiti günü olan 21 Ocakta dâvetli olarak Radyoda bulundum. Şahsiyeti ve eserleri bize tanıtılacak bestekârlar Itrî ile Tanburî Mustafa Çavuştu. Her iki bestekârın da eserleri icra edildi. Bunu, icra heyetini idare eden Nevzad Atlığ’a borçluyuz.
Itri hakkında Baki Süha Ediboğlu’nun etraflı bir konuşmasından sonra büyük bestekârın ‘Nevakâr’ı icra edildi. Nevakâr, klâsik musikimizin şaheserlerinden biridir. Güftesi Hâfız Şirâzi’nin yedi beyitlik bir gazelinden alınmıştır. Bu gazel büyük şairin sevgilisine ve sevgilisinin sevdiklerine olan hasretini ifade eder.
Nevakâr gibi bir eser ancak Itri’nin dehâsından doğar. Bir de bu eserin icrasını ve o icra heyetinin idaresini düşünün. Nevzad Atlığ şeflik kürsüsüne çıktığı zaman zinde sakin bir adamdı. Eser bittikten sonra onu bitik bir halde gördüm ve bunun vazife ve mesuliyetten ziyade eserin azâmetini ruhunda taşımış olmaklığın yorgunluğu olduğunu anladım. Zaten bu genç musikişinas bütün eserleri duyarak hissederek bestekâr ile ruhî bir münâsebet kurarak idare ediyor.
Mevlevi âlemini kendinden geçiren Segâh Mevlevi Âyini’ne ve bilhassa Nevakâr’a bilmediğimiz güzelliklerini verdirmesini bilen Nevzad Atlığ’a, memleketin % 99’unu teşkil eden musikisine âşık insanları nâmına teşekkürlerimi iblağ ederim. 
REF’İ CEVAD ULUNAY
Milliyet, 01 Şubat 1966  
KLASİK TÜRK MÛSİKÎSİ 
Değerli musiki adamımız Nevzat Atlığ idaresinde, Klâsik Türk Müziği Korosu’nun icra ettiği, (ki bu iftihar edilecek koro: Afife Ediboğlu, Aylâ Büyükataman, Gülseren Güvenli, İnci Çayırlı, Mefharet Yıldırım, Selma Ersöz, Tülin Yakarçelik, Alâeddin Aday, Ekrem Kongar, Erol Bingöl, Kasım İnaltekin, Mustafa Kovancı, Muzaffer Birtan, Nadir Hilkat Çulha, Rahmi Sönmezocak, Rıza Rit, Sami Göğüs, Vedat Çetinkaya gibi ses ve... Câhit Peksayar, Cevdet Çağla, Cüneyt Kosal, Hüsnü Özenen, Necdet Yaşar, Niyazi Sayın gibi saz sanatkârlarından kuruludur.) 13 klâsik şarkı ve bestemizi bir plâkta toplamış. Dede Efendi, Zekâi Dede, Şâkir Ağa, Nevres Paşa, Hanende Asdik Ağa, Hacı Ârif Bey, Rahmi Bey... gibi hâs bestecilerimizin beğenilmiş eserlerini içine alan bu plâğın tek kalmamasını, arkasının gelmesini dilerim. Çünkü seçkin bestelerimizden hazırlanacak bir plâk koleksiyonu, sanıyorum birkaç düzineyi geçecektir. Sayın Atlığ, bu sayede, çok sevgili sanatımızın gelecek nesillere aktarılmasına hizmet etmiş ayrıca da meraklı yabancılara ve doğuda, batıda bizim musikimize hayran milyonlara bir Türk sanatının var gücünü ispatlamış olacaktır.
AHMET KABAKLI
Tercüman, 15.02.1969  

BİR MUSİKİ HAMLESİ
27 Aralık 1972 Pazartesi akşamı, müzikseverler Kent Oyuncuları Tiyatrosu’nda, bir musiki hamlesiyle karşılaştılar. Bu hamle musikimizin sayılı otoritelerinden Dr. Nevzad Atlığ idaresindeki Klasik Türk Musikisi Korosu tarafından icra edildi. 
Bu harekete ‘bir musiki hamlesi’ deyişimiz, sebepsiz değildir. En seçkin, en kaliteli ses ve saz sanatkârlarımızı bir araya getiren bu topluluk, bize Türk musikisini, hatta kendi altın devrindeki bir çok icralarından raha üstün ve daha gerçek sesleriyle sunmuştur. Çünkü Nevzad Atlığ ve arkadaşlarının icra hâline koydukları her musiki bestesi, âdeta bir edisyon kritiktir. Şu demek ki bu eserler, notaya geçirildikleri ilk anlardan beri çeşitli nota yazma ve basmalarından, yer yer küçük veya büyük değişmelere, bir nevi istinsah başkalıklarına ve yanlışlarına mâruz kalmışlardır. 
Her biri bir musiki otoritesi olan bu heyetin elemanları ise, bütün bu notaları, birer birer ele almakta, en hassas ölçülerde tartmakta, bâzen, tek bir ses için saatlerce, günlerce, yorulmadan, bıkmadan tam bir mütehassıs ve idealist haysiyetiyle çalışmaktadırlar. Yıllardan beri devam eden bu akademik çalışma ile de Türk musikisinin nice üstün besteleri, kaderin ve umursamazlığın vurduğu darbelerden kurtularak sanat, hayat ve tarihimize kazandırılmaktadır.
Böyle olunca da bu musikiyi duyma ve anlama seviyesine yükselmiş her millî ruh, pek tâbii olarak bu çok kaliteli konserlerden, büyük haz ve gurur duymaktadır. Kısaca millî musikimiz, bu çalışmalarla, bize en sahih bir aynadan aksettirilmiş bulunuyor.
Ses ve saz sanatkârlarının hepsi; Türkiye’de hâlâ Türk ruhunu ve Türk sanatını, bütün yıkıcı hareketlere karşı, engin vekarla ayakta tutan öz evlatlarının davranışı içerisindeydi. Nevzat Atlığ ise üstadâne idaresiyle, bir nevi, kesrette vahdet sağlayarak kıymetli korosunu yekpâre bir varlık hâline getiriyordu.
‘Hacı’ olduktan sonra Mekke’de tâ’ûn salgınından vefat eden Dede Efendi için Yahya Kemal; 
‘Tâ’ûna giriftâr olarak minâda
Canverdi cehennem gibi bir hummâda
Fâni ise öz bestelerin hâllâkı
Doğmak, yaşamak nâfiledir bu dünyâda’
Rübâisini yazmıştı.
Ancak, 27 Aralık Pazartesi akşamı, Dede Efendi’nin öz bestelerini dinleyenler, Yahya Kemal’in de ruhunu şad edecek bir memnuniyetle görmüşlerdir ki, Dede Efendi, fâni değil, ebedîdir. Bu ebedîliğin yeni bir ciddiyet kazanmasında O’nu en hâlis sesleriyle yaşatan Nevzat Atlığ ile arkadaşlarının aziz hizmeti vardır.  
NİHAT SAMİ BANARLI
Meydan Mecmuası, Nisan 1972  

KÜLTÜR BAKANI’NA DAİR
Türk Musikisi, Sultan Üçüncü Selim Han’dan bu yana ilk defa devletin himâyesine giriyor. 
Ve ne mutlu Kültür Bakanına ki, bu şahane olay, O’nun zamanına rast geliyor.
Yarın Rıfkı Danışman için müspet-menfi her şey söylenebilir. Diğer icraatında, çeşitli girişimlerinde tenkid veya takdir edilebilir. Hizmetleri beğenilir veya yerilir... Fakat Türk san’at tarihine attığı şu imza asla silinmez. Mahşere kadar kalır.
Dr. Nevzat Atlığ yönetiminde, Devlet Klasik Türk Musikisi Korosu, tıpkı Riyaseticumhur Orkestrası gibi bir resmî hüviyet taşıyor.
Bu kuruluşa katılanların içinde ayda binlerce lira kazancı terk ederek, cüz’i bir maaşa koşan mücahitler var...
Çünkü Nevzat Atlığ, bir haysiyet âbidesi gibi dimdik durmuş ‘ben buradaymı ‘ diyor...
O’nun mevcudiyeti, kurulmakta olan koro için de devlet için de, san’at için de bir teminat değil de nedir?
Sesini Avrupalara, Amerikalara duyuracak bu Devlet Korusunu şimdiden kutlarım. Kültür Bakanına ise saygılar sunanın. Siyaset hayatında artık bundan sonra hiç bir iş yapmasa da olur...
RAUF TAMER
Tercüman Gazetesi, 11 Ocak 1977  
EŞSİZ BİR BİLGİ KAYNAĞI
Yurdumuz çelişkiler ülkesidir; olmuyor dediğimiz beklentilerin çoktan olmuşluğunu, veya birden oluverdiğini görür, bir türlü yapılamadı diye düşündüğümüz bir girişimin ummadığımız anda gerçekleştiğini duyarız. Kısa süre önce masamda bulduğum lacivert kadife kaplı, yaldızlı yazılı bir kutunun içeriğine girdiğimde işte gene böyle bir türden ‘sürpriz’le karşılaştım. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın yayınladığı belirtilen kutuda Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun değişik makamlardan seçilmiş Prof. Dr. Nevzad Atlığ yönetiminde seslendirdiği 43 eser ve türlü çalgıların sesiyle 9 taksim yer almıştı. Keman, kemence, viyolonsel, kanun, tanbur, ney ve ud’un oluşturduğu çalgı grubu beraberce 17 kadın ve 19 erkek sesine eşlik ediyordu. Altı plakta yer alan eserler başlıca 21 bestecinin yaşadığı yıllara göre ‘kronolojik’ bir düzenle sıralanmıştı; Yunus Emre (13. yüzyıl) Abdülkadlr Meragi (1360-1435), Gazi Giray Han (1554-1607), Hafız Post (1630-1694), Mustafa Itrî (1640-1712), Enfi Hasan Ağa (1670-1729), Kara İsmail Ağa (1674-1724), Bekir Ağa (1685-1759), Hacı Sadullah Ağa (17. ve 18. yüzyıl), Mehmet Ağa (18. yüzyıl), Tab’i Mustafa Efendi (1705-1770), Dilhayat Hanım (1710-1780), Mustafa Çavuş (?-1745), Sultan Üçüncü Selim (1761-1808), Dede Efendi (1778-1846), Dellalzâde (1797-1869), Hacı Faik Bey (1831-1891), Zekâi Dede (1825-1897), Hacı Ârif Bey (1831-1855, Şevki Bey (1860-1891), Rahmi Bey (1865-1925).
Prof. Dr. Nevzad Atlığ, tanıdığım ve daima saygı duyduğum inanmış insanların en seçkinleri arasındadır. O’nun atalardan günümüze ulaşan büyük şehir sanat müziğine tutkusu ve olağanüstü bağlılığı kültür tarihimize ait çok sayıda değerli örneğin korunmasını sağlamıştır. Böyle olumlu bir sonuca ulaşımda O’nun daima pekiştirdiği bilgi birikimiyle rastlantıların etkisi büyüktür. Arkadaşım bunları mantıklı, akıllı ve dengeli tutumuyla değerlendirerek müzik tarihimize ışık tutacak güçlü ve kalıcı bir kaynağın gerçekleştirilmesini sağlamış, ilerdeki kuşaklar için de eşsiz bir kaynak hazırlamıştır.
Bu kasetin akustik örnekler dışında üç yabancı dildeki bilgilerle müziğimiz üzerinde inceleme yapmayı amaçlayan yerli yabancı müzikologlara en önemli yardımcı olacağı şüphesizdir. Yurt dışındaki gezilerde bu konuya gösterilen ilginin sık sık tanığı olmuş, Buffalo Üniversitesi’ndeki bir konferansta dinlettiğim dört bestelik bir kaydın nasıl kaparcasına kopyalandığını görmüştüm.
FARUK YENER
Milliyet Gazetesi, 17 Ağustos 1988  



Kitapta ayrıca, soyadına göre alfabetik sıralama ile;    
 
Oğuz Akalın, Bedii Faik Akın, Selmi Andak, Avni Anıl, Nezihe Araz, Seyit Ahmet Arvasî, Hayati Asılyazıcı, Sadi Yaver Ataman, Falih Rıfkı Atay, Özcan Aydın, Tuğba Aydın, Beşir Ayvazoğlu, Gürbüz Azak, Ergun Balcı, Nihad Sami Banarlı, Mehmet Barlas, Dr. Vehbi Batuman, Bülent Berkman, Tarık Buğra, Ayfer Çağlayan, Nejat Çerman, Yılmaz Çetiner, Sevinç Çokum, Ord. Prof. Dr. Sulhl Dönmezer, Baki Süha Ediboölu Sabahat Emir, Tekin Erer, Dr. Metin Eriş, Azmi Nihat Erman, Aydil Erol, Prof. Dr. Arnold Feil, Ergun Göze, Turhan Günay, Mehmet Güntekin, Feyzi Halıcı, Mehdi Halıcı, Talât Halman, Doğan Hızlan, Altan İlkin, Evin İlyasoğlu, Servet Kabaklı, Yılmaz Karakoyunlu, Hasan Kara Yavuz, Selahaddin Karayavuz, Nalân Kayhan, Nejat O. Konuk, Mehmet Kutlugün, Tahir Kutsi Makal, Hamdi Mert, Meftun Olgaç, Aslı Onat, Burhanettln Ökte, Nüvit Özdoğru, Nuran Özer, Ali Pektaş, Haluk Nihat Pepeyi, Hasan Pulur, Fatih Salgar, Dr. Mükerrem Sarol, Sadun G. Savcı, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Prof. Dr. Ayhan Songar, Kâmi Suveren, Yener Süsoy, Orhan Tahsin, Nail Tan, Server Tanilli, Çinuçen Tanrıkorur, Necmi Tanyolaç, Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş, Metin Toker, Salih Tuğ, Yağmur Tunalı, Özcan Ünlü, Mehmet Nuri Yardım ve Prof. Dr. Turan Yazgan imzalı, Prof. Dr. Nevzad Atlığ ve üstün meziyetlerini saygı ile tebârüz ettiren yazılar bulunuyor.