Vatandaşımız artık KIB-TEK’in sırtında taşınamaz bir yük olduğunun farkına vardı ve KIB-TEK’e eskisi kadar sempatik bakmıyor. Türkiye’den getirilmesi planlanan ve yeni ekonomik paketin içinde yatırım olarak yer alan Türkiye’den getirilecek elektriğin kilovatsaatinin 15-20 kuruş civarında olacağının ortaya çıkması hem halkta, hem de elektrik kullanarak iş üreten atölye, küçük iş yeri, sanayici ve turizm sektörünün bel kemiği olan otel ve restoran işletmelerinde umutlu bir bekleyiş oluşturdu.

EL-SEN (KIB-TEK çalışanlarını bünyesinde toplayan Elektrik Sendikası) üst düzey yöneticilerinin, Türkiye’den getirilmesi planlanan elektriğin gelmemesi için televizyon ekranlarına ve basında dile getirdikleri her tür gerekçe, vatandaş tarafından, yıllık toplamı 39 adet olan ballı maaşlarını kaybetmemek için öne sürülen engelleme fikirleri olarak değerlendiriliyor. Kısacası vatandaşın büyük çoğunluğu bencilliğe ve ballı maaşlara dayalı safsata duymak yerine ucuz ve kesintisiz elektrik istiyor. Bu 39 maaşa “Bayram ödeneği” adı altında ekstradan ödenen primler dahil değildir. KIB-TEK’in ödediği Bayram primlerinin maliyeti vatandaşın sırtına yıllık 1.5 milyon TL’lik ekstradan ve ağır bir başka yük olarak acımasızca yüklenmiştir maalesef. Yılda 39 maaş alana ekstradan bir de Bayram Ödeneği niye ödenmektedir anlamak mümkün değildir.

Düşük elektrik ücretinin ekonomiyi canlandıracağı, sağlık, eğitim ile turizm sektörünü Rum kesiminden daha avantajlı hale getireceği ve KKTC’deki üreticileri kalkındıracağını artık sokaktaki çocuklar bile bilmekte.

İddia edildiği gibi konut sahiplerinin, otellerin elektrik ücretini ödediği safsatası da doğru değil. Tarifelerin detaylı incelenmesi yeterlidir, bunu anlamak ve kimin ne kadar ve hangi dilimden faturalandığını öğrenmek için. Vatandaşları küçük veya büyük, bu gün ekonomiyi ayakta tutan ve ülkemize yatırım yapmış işletme sahiplerine karşı kışkırtmak düşüncesi çok yanlış ve hatalı bir strateji.

Özel sektör ve yatırımcı düşmanlığı yapmanın ülkemizi ileri götürmediği ve tam tersine gerilettiği inancı hakim vatandaşımızda artık. “Emperyalist, emek, sömürü, çalışan, kapitalist, burjuva” gibi günümüz gerçekleri ile bağdaşmayan geçmiş asra ait politik söylem ve sömürülerin bizi hiçbir yere götürmediği çoktan ortaya çıkmış durumda, hem ülkemizde, hem de Kıbrıs Rum tarafı ile Yunanistan’da.