MİDCAB (Minimal İnvaziv Direkt Koroner Arter Bypass)

Dünyadaki ölüm sebepleri arasında kalp damar hastalıkları hala 1.sıradaki yerini korumaktadır. Bilim, teknoloji ve sağlıktaki gelişmelere rağmen, damarların tıkanmasına sebep olan damar sertliği dediğimiz aterosklerozun gelişiminin önlenmesi ve tamamen yok edilmesi günümüzde hala mümkün değildir. Hatta uygunsuz beslenme, hareketsizlik, obezite ve tütün kullanımı nedeleri ile daha da artış göstermiştir.

Kalbi besleyen koroner damarların tıkanmasının tedavi seçeneklerinden biri olan koroner by pass operasyonları, koroner anjiyografinin uygulanmaya başlamasıyla birlikte, 1967 yılından beri yaygın olarak yapılmaktadır. Uygun hasta seçildiğinde ameliyat riski düşük ve uzun dönem sonuçları, diğer tedavi seçeneklerine göre daha iyidir. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler ve tecrübe artışı ile daha iyi sonuçlar alınmaya başlanmıştır.

İlk yıllarda median sternotomy (göğüsteki imam tahtasının kesilmesi) ile açık kalp ameliyatları yapılmakta iken,1990’lı yıllardan itibaren minimal invaziv (küçük kesi) yöntemleri gelişmeye başladı. Özellikle Türkiyede Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi,Koşuyolu Kalp Eğitim Araştıma Hastanesi gibi merkezler, çalışan kalpte  bypass ve MİDCAB ameliyatlarında dünyaya öncülük etti.

MİDCAB ameliyatı sol meme altından 4-5 cmlik küçük bir kesi ile bypass operasyonlarının direkt görüşle yapılmasıdır. Önceleri sadece kalbin ön yüzündeki 1-2 damara, çalışan kalpte (kalbi durdurmadan ve kalp-akciğer makinası kullnmadan) yapılırken, son 10 yılda kalbi durdurarak ve kalp-akciğer makinesi kullanarak, kalbin tüm damarlarına, çoklu bypass operasyonları yapılmaya başlandı. Türkiye’de halk arasında” kapalı bypass ameliyatı” olarak adlandırılan bu yöntem, Türkiye ve dünyada rağbet görmeye başladı. Zeytinburnu Avrasya Hastanesi’nde de bu yöntemi kullanarak  hastalarımıza güvenilir ve konforlu bir ameliyat süreci hizmeti sunuyoruz.

 

Bypass’tan ayıran özelliği nedir?

Uygun olan hastalarda tercih ettiğimiz bu yöntemin, standart bypass ameliyatına göre hasta açısından konforu çok daha yüksektir. Klasik Bypass ameliyatlarında, ameliyat sonrası uzun bir süre sırtüstü yatma zorunluluğu, kolları kaldırıp indirirken veya yanlara açarken zorlanma, sert öksürmelerde göğüse yastık koyma gibi durumların hiçbiri küçük kesi ile yapılan bypass ameliyatları sonrası yaşanmaz. Hastalarımız, hareket özgürlüğüne ameliyat sonrası birkaç gün içinde  kavuşur.

Kapalı Bypass Ameliyatlarının Avantajları;

Küçük kesi ile kozmetik görünüm, normal hayata daha hızlı dönüş, daha az enfeksiyon riski, daha az ağrı hissi, daha az kanama, daha çabuk iyileşme

Kapalı bypass ameliyatı her hasta için uygun olmayabilir. Burada hasta seçimi önemlidir.Özellikle aort damarında yaygın hastalık olan ve kalp damar yapısı kötü olan hasta grubunda kapalı ameliyat daha riskli olabilir. Ama tomografi sonucu aort damarı normal görünen ve kalp damarları iyi kalitede olan hastalar, doktorunun önerisine göre kapalı ameliyat olabilmektedir. Ameliyat sonrası, hastalar genellikle birkaç gün hastanede kalır ve daha sonra evde iyileşme sürecine devam eder. İyileşme süreci sırasında, hastaların yaşam tarzı değişiklikleri yapması ve düzenli olarak kontrol edilmesi gereklidir.

Sonuç itibarı ile bypass kararı alınmış bir hastanın açık mı, kapalı mı olacağının kararını doktorunun önerisine göre vermesinde ve aşırı ısrarcı olmamasında büyük fayda vardır.

Hitit Üniversitesinde nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi Hitit Üniversitesinde nörolojik hastalıkları elektrik uyarısıyla tedavi edebilen cihaz geliştirildi