Son günlerde yaşanan olayları milletçe izliyoruz. Seçime kadar her açıdan övünülüyordu: ‘’Şehit haber gelmiyor..’’ diye..
7 Haziran seçimlerine kadar süren bu duraklama devri, seçim sonuçları hüsranla sonuçlanınca, bakıldı ki post elden gidiyor, padişahlık askıya asıldı, sürdürülen devran, seçimle beraber tökezledi. İşte o an memleket yine eski halini alarak anaların ağlaması devam etmeye başladı.
Suçlu kim;
Hükümet mi, Muhalefet mi, barajı aşan siyasi partiler mi, ya da bunlara oy veren vatandaş mı?
Koalisyon, azınlık hükümeti ikileminde oyalanırken; günler haftaları, haftalar ayları kovaladı ve tamı tamına 2 ayı aşan bir süre geçti. Halen oyalama taktiği. 
Peki kendi kendimize soralım. Neden seçime kadar bir kurşun bile sıkılmadı da, seçimden sonra şehit haberleri, bombalamalar başladı.
Hükümet bir çok formül denendiği halde kurulamadı. Bütün gözler Cumhurbaşkanı’nda.. Kime verecek hükümeti kurma görevini?
Koalisyon mu olacak?, Azınlık hükümeti mi kurulacak? Yoksa  Seçim hükümeti mi?
Hükümeti kurma görevi tekrar AKP’li birisine mi verilecek, yoksa kulislerde konuşulduğu gibi, Cumhurbaşkanı CHP’li Baykal’a mı görev verecek.
Bu cevapsız soruların cevabı ne zaman bulunursa, gelen kötü haberler o zaman mı sona erecek. 
Ülkenin her tarafı ateş altında, ekonomi adeta durmuş bir saate benzedi. Meclis tatilde, adli tatil deken ; çalışılması ve milletçe el ele vermemiz gereken bu günlerde, hep birlikte heryer tatilde.
Akan kanı durdurmak gerekliliğini düşünen hiç kimse yok mu!
O suçlu, bu suçlu.. Suçlu aramıyoruz.
Çözüm arıyoruz çözüm..
Esen Kalın..