Ben bir Cumhuriyet kadınıyım. Annem beni çok güzel bir günde doğurmuş; 29 Ekim’de…

Zeynep Hanım merhaba. Bu güzel röportaj için sizlere teşekkür ederim. Öncelikle Biyoenerji ve Astrolojiyle ilgilendiğinizi biliyorum. Neler söylersiniz?
Merhaba sevgili Elif. Başta Önce Vatan gazetesi ailesine ve sevgili okurlara selamlarımı iletmek isterim. Sana da başarılar diliyorum. Açıkçası İnsanlarla bir araya gelerek iyi enerjilerde bulunmayı ve insanları araştırmayı çok seviyorum. Biyoenerjide kendime göre yaptığım eğitimlerine gittiğim paylaşımlarım var. Astroloji zaten benim hayatımda büyük bir yerde. 15 yıldır bu sektörün içindeyim ama bun işe dökmeye çalışmadım. Sadece kendi çevremde ve arkadaşlarıma, kendi çocuklarıma bu çalışmaları deniyor ve uyguluyorum diyebilirim.

Şu anda gündemle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Ülkenin son durumlarını zaten görüyoruz. Astroloji açısından haritaya baktığımda 2017'de sıkıntılı dönemlerimizin devam edeceğini, ama ondan sonraki süreçlerde yavaş yavaş feraha kavuşacağımızı (bilhassa da ekonomide çok çöküşlerimiz var) onlardan kurtulacağımızı düşünüyorum. Güzel günlere hasret kaldık. Yakında göreceğiz inşallah.  

Bu biraz da gökyüzünün enerjisine mi bağlı?
Tabii yıldızlarla çok bağlantılı. Bu zamanlarda günümüz saatimizi, saatimizi dakikamızı tutmuyor. Gökyüzü iş hayatımızı, ikili ilişkilerimizi ve sağlığımızı her şekilde bizleri etkiliyor. 2015'ten itibaren bu dönem sürekli üstümüzdeydi. Fakat 2017'nin 6. ve 7. aylarından sonra daha iyi olacağımıza inanıyorum.

Gazetecilik geçmişiniz var, biraz bahseder misiniz?
Bundan 25 yıl önce gazeteciliğe, yazarlığa karşı çok büyük ilgim vardı. Ve ardından gazeteciliğe girmiş oldum. Sizin de gazetenizde severek takip ettiğim “Habib’in Kahvesi” magazin köşesi olan sevgili arkadaşım Habib Babar ve şuan Akşam Gazetesi’nin Haber müdürü olan Özkan Tamirak ile çok uzun süre çalıştım. Buradan kendilerine de selamlarımı gönderiyorum." Zeynep abla sizinle" diye bir köşe yazarlığı yaptım. Sonra Habib oradan ayrıldıktan sonra, Vatanım gazetesinde çalışmaya başladım. Hem habercilik hem de reklamcılık yapıyordum. 

'Zeynep Abla Sizinle' köşesinde nelere yer veriyordunuz?

Aslında her şeye değiniyordum... Gündemden, magazinden siyasetten, sağlıktan her şeye değiniyorduk. Okuyucuların sorularına öncelikle cevap verdiğim bir köşeydi. Bir nevi Güzin Abla diyebiliriz..

O zamanlarda gazetecilik nasıldı?
Habib Babar ile uzun süre bir aradaydık. Gazetecilik sektöründen sinemacılık sektörüne kadar birçok alanda bir araya geldik. Ailece görüştüğümüz bir kardeşlik bağımız vardı aramızda, halen de öyleyiz. Hatta kendisi geçtiğimiz aylarda dünya evine girdi. Buradan kendisine ve güzel eşine mutluluklar diliyorum. Özkan Tamirak'ta keza öyle. O zamanlar Çapa’da Basın Odası vardı ve biz de haftanın her akşamı oradaydık. Hem gazeteciler bir araya gelirdik. Hem de güzel paylaşımlarımız olurdu. 

Şuan ki gazetecilikle o zamanın arkadaşlığını mukayese etmek çok doğru değil. Çünkü o zamanlar daha fazla basın özgürlüğü vardı. Herkes o kadar saygılıydı ki, ben bir gazetecilik mezunu olmamama rağmen gazeteye girdiğim de büyük bir saygınlık görürdüm. Halkın gazeteciye verdiği önemde çok büyüktü. Şimdiyle o dönemi kıyaslamak mümkün değil ve o günleri çok özlüyorum...

Zaman neleri değiştirdi?
Zaman çok şeyleri değiştirdi sevgili Elif! Önce insanları değiştirdi. Biz insanlar dürüstlüğümüzü kaybettik. İnsanlığımızı kaybettik ve insanlara olan güven duygumuzu yitirdik

Buradan kendisine selamlarımızı iletiyoruz. Gazetemizde “Habib’in Kahvesi” adında çok güzel magazin köşesine imza atan saygıdeğer ağabeyim Habib Babar'a da buradan selamlarımı iletiyorum. Bu kadar Habib Babar'dan bahsetmişken kendisi ile ilgili küçük bir hikayenizden bahseder misiniz? 
Elbette! Bundan 15 sene önceydi sevgili Habib Akşam Gazetesi’nde “Habib’in Kahvesi” köşesini yapıyordu. Şuan sizin de çalıştığınız Önce Vatan Gazetesi’nde “Habib’in Kahvesi”ne devam ediyor diyebiliyorum. İşte o zamanlar bizimde bir dizi film projemiz oldu ve biz ilk defa bir araya gelmiştik. O gün bana “Sen Ahu Tuba’ya benziyorsun kardeşi misin?” demişti. Ben de çok şaşırdım. Hayır, bir yakınlığım yok dedim. Ertesi gün sevgili Habib benimle ilgili bir haber yapmıştı. Haber Akşam Gazetesi’nde çıktı. Haberin başlığı, “Ahu Tuba’nın ikizi yeni dizide…” şeklindeydi. Çok şaşırmıştım. Ve Habib’in o benzetmesinden sonra kendimi bir süre Ahu Tuba'ya benzettim. İlk aklıma gelen hikayemiz bu oldu. 

Menajerlik yapmışsınız menajerlik size kimleri kazandırdı?
Çok aktif bir hayatım oldu mesela 4 yıl kadar Bodrum’da yaşadım. Bu Bodrum’da kaldığım dönemlerde İbrahim Tatlıses'ten Sibel Can’a, Fatih Ürek'ten Hülya Avşar'a kadar birçok ünlüyü tanıma fırsatım oldu. Sinema sanatçılarından Nuri Alço çok samimi arkadaşımdır. Eskiden güzel dostluklar vardı şimdi herkes birbirinden korkar oldu sanat camiası ve basın camiasından bir 10 yıl öncesini düşünüyorum 10 yıl önceyi dahi özlüyorum…

Hayatta pişmanlıklarınız var mı?
Pişman olacağım bir şey yapmadım. Sadece dostlarımı seçerken pişmanlıklarım oldu. Onlardan zarar gördükçe ben daha da güçlendim. Bununla beraber çok güzel dostluklarda edindim. Hala da edinmeye devam ediyorum. Nefes aldığımız sürece hayatta dostlarımızda var olacaklar... 

"İnsanlar düştükçe, yaralandıkça, ayağa kalkarlar. Sakın yılma!"

Büyük bir hayaliniz var mı?
Evet, en kısa zamanda Ege’nin her hangi bir yerinde deniz kenarında bir kasabaya yerleşmek istiyorum. Bu kasabada torunlarımla birlikte yaşamak istiyorum. Gençliğimden beri kara kalem ve yağlı boya resim yapma yeteneğim var. Bu zamana kadar yaptığım birçok çalışmalarımda var. O hayalini kurduğum kasabada güzel tablolar yaparak torunlarıma güzel hatıralar bırakmak istiyorum.

Nasıl bir babaannesiniz?
Biri 9 birisi 2,5 yaşında iki torunum var. Tuana ve Yiğit Efe. Onlarla olmak çok keyifli. Bir babaannenin dışında arkadaş olmaya çalışıyorum onlarla. Büyük torunum Tuana çok akıllı ve zarif bir kız çocuğu. Onlar bence hayatın bana verdiği en güzel hediyeler. Torunlarım beni gençleştirip, yaşama daha sıkı tutunmamı sağlıyorlar. Buradan çocuklarımı gelinimi ve torunlarımı öpüyorum. Onları çok sevdiğimi söylemek istiyorum…

Peki, siz nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Çok iyi bir çocukluk geçirdim. 6 kardeşin en büyüğüydüm babam işçi annem mahallenin en beğenilen terzisiydi. Küçük yaşta evlendim ve çocukluğum orada bitti. Her zaman derler ya genç kızlık dönemi ben o dönemi yaşayamadım. Çünkü çocuklarımla büyüdüm. Oğlumla birlikte okudum. Kardeşlerimin de keza öyle, hem annesi hem babası hem de ailenin reisi oldum. Kardeşlerim beni bir idol olarak gördü. Onlar benim iyilerimi de örnek aldılar kötülerimi de örnek aldılar. Onların zihninde, “Ablam asla yanlış yapmaz! Ablam hep güçlüdür” düşüncesi vardı. Beni lider gözüyle görürler.

Liderlik dünyada da çok önemlidir. Lider insanlar hep yorgundur çünkü. Hayat onları yorar. Ben akrep burcu bir kadın olarak inatçıyımdır ve bir insana ikinci bir şansı vermem. Her konuda geçerli bu yüzden beni tanıyan arkadaşlarım beni tanırlar. Yükselenim ise aslandır. Aslandan o liderlik vasfını aldım. 

Yakın zamanda gerçekleştireceğiniz bir projeniz var mı?
Yıllardır duygularımı kaleme döktüm yani 3000 yakın şiirim var. En büyük hayalim onu şiir kitabı haline getirmek. Bununla ilgili bir şiir albümü çıkartmak istiyorum. Hatta şiir kitabımın adı “İhanetin Adı Yoktur” olacak. Bu ismimi vermemdeki amacım hayatım boyunca insanlardan çok ihanet görmüş olmam. İnsanlardan ihanet görmeyen var mı? Bence yok! Bu yüzden böyle bir isimle okuyucularımın karşısına çıkacağım. Bununla ilgili görüşmelerim var. Yakında olabilecek projelerim olarak bunu söyleyebilirim.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
Hayata umutsuz bakmasınlar. Umut bizim yaşayan insanların ekmeğidir, suyudur, havasıdır; gecesidir, gündüzüdür… Hiç bir zaman umutsuz olmayın umut olduğu müddetçe başarırlar. Özellikle siz gençlere söylüyorum, hiç bir zaman olan olaya umutsuz bakmayın. Olmaz diye bir şey yok! Olur, olmazlık bizim elimizde. Işık enerjisi diye bir şey var sevgili Elif. Kişiler bu ışık enerjisi ile insanın düşünce gücünü ele alabilip, beyne düşünce gücünü veriyorlar. Bu sayede beynin düşündüğünü dil de tekrar ediyor bu da insanın hayatına yansıyor. Okuyucular hayatlarında negatifliğe yer vermesinler hayata güzel baksınlar. Hayatın acımasızlığı kişileri yıpratmasın. Çünkü acı kişileri daha güçlü kılar. 

 "Ben 39 yaşında yaşımı dondurdum ve 39'dan yukarı çıkmıyorum..."

Zeynep Hanım bu güzel sohbet için çok teşekkür ederim. Enerjin hiç solmasın. İnşallah en yakın zamanda şiirlerinizle ilgili projede de bir araya geliriz. Sevgiyle kalın…
Çok teşekkür ederim yüreği güzel Elif. Sana da güzel yaşam diliyorum. Okuyuculara tekrardan sevgiler. Mutlu kalın…

Doğum tarihi: 29 Ekim 1963
Burcu: Akrep
En sevdiği renk: Kırmızı
En sevdiğin huyu: Merhametli oluşum
En sevmediği huyu: Affedici değilim
Uğurlu sayı: Hepsi
En sevdiği söz: Her gün yeniden doğacaksın!
En sevdiği film: Yeşil Yol
En sevdiği sanatçı: Zeki Müren 


Röportaj: Elif Günay
Fotograf: Ekrem Algın