İnsanoğlu hayatta nelerle karşılaşır. Haklı-haksız, mağdur, yetim, öksüz yaşadığımız sürece bu gibi sorunlar karşımıza çıkacaktır.
Önemli olan Haklı ve doğru bir şekilde mağdurlarımızı  savunmak tabi ki her insanoğlunun hakkıdır.
Sadece kendimizden yola çıkmıyorum. Kendi aileniz ya da  karşılaştığınız kişilere de bunu aşılamalı mağdu- rumuzu elimizden geldiği kadar savunabilmeli ve savunabilmelisiniz.
Örneğin; Bir kadının derdi çilesi maddelere sığacak gibi değil, Hemen her kadının yaşadığı zorluklar vardır. Bunların üstesinden gelmek de güçlü ve akıllı bir kadın için hiç de zor değil, amma velakin bir de  zayıf kadın kendine güvenmezse ne yapılabilir, hani çaresizlik var ya! işte  o an devreye hayatın içindekiler yani komşu, eş, dost kim varsa doğruyu-haklıyı yani mağduru savunacağız. Gerekli kişi ve kurumlara başvurarak o kişi ve kişileri güvenli ellere teslim etmeliyiz. Örneğin, Kadın Sığınma evine yerleştirilmeli ve  kendini geliştirebilecek iş  becerilerini ortaya çıkarmalıyız.
Hakikati savunmak en başta insanoğlunun görevlerinden biridir. Bu sadece savunabileceğimiz görevlerden biri, bir diğeri de çocuklar onlara sahip çıkmalıyız. Sokakta kalan  çoçuklara elimizden geldiği kadarıyla onlara sahip çıkılmalıdır. Çocukları topluma kazandırmalıyız.
Hayat yeri geldiğinde çok acımasız oluyor. Bugünün yeri bellide yarın ne olacağı belli değil ne yapabiliriz. Yetkili kişilere söylemeli ve o küçük fidanları kocaman bir ağaç haline getirilmelidir. Bakıma muhtaç bir diğeri de yaşlılarımız aynı duyarlılıkta hareket etmeliyiz. Daha bir çok mağdur kişilere destek çıkılmalı gücümüz yetmediği yerde devlet kurumlara bildirilmelidir. Ne olursa olsun mekanlarda, evlerde, çevrede, okullarda aklınıza gelebilecek her yerde; düşkün, yetim öksüz her zaman unutulmazlar arasındadır.
Yani maddi ve menevi anlamda gerçek mağdur o kadar çok ki, yukarıda dile getirmeye çalıştıklarım belki yüzde biridir. Bağımsız düşüncemizle kendimizi ve karşımızdaki kişileri savunmaktan korkar isek, haksızlık karşısında ses çıkarmazsak ve ötekileştir- meye endekslenmiş beyinler bizi her zaman tehdit eder. Sadece korkar, banane dersek köleliğin ve bağnazlığın eseri olunabilir.
Sonuçta o kişi ya da kişilerin Hayatın içinde yalnız olmadığını maddi, manevi hissedecek, hissettirecek ve gerekli güvenli tedbirler alınarak huzura erdirmektir. Her vatandaşın vicdani  görevidir.
Biz toplum olarak kanayan yaramıza merhem olmalıyız. Kimseye mazlumları ezdirmemeliyiz. Her zaman ve her yerde destek ve güvenliği elden bırakmamalıyız.