Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir, çünkü doğru kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle. Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru olduğu anlaşılamaz. O yüzden  her çaba kişinin gelişimine ulaşmasına katkı yapar. 
İnsanlara asla yanlış bir şey yapmamaları öğretiliyor. Onlar yanlış bir şey yapmaktan o kadar korkuyorlar ki, hiç bir şey yapmıyorlar, hareket kabiliyetini yitiriyorlar. Bu doğru, bu yanlış diye bir şey yok. Hayat o kadar kesin değil, onu bu kadar kolay etiketleyip sınıflandıramayız. 
Hayat, etiketinde ne işe yaradığı yazan şişelerle dolu bir eczane değildir. Hayat bir gizemdir, her an tetikte olunmalıdır. Neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında önceden hazırlanmış cevaplara güvenilemez. Hayat çok hızlı ilerler dinamiktir, iki an asla birbiri ile aynı değildir, o yüzden bu anda doğru olan bir şey, bir sonraki anda doğru olmayabilir. Bu değişen hayata nasıl tepki verileceğine kişi o anda karar vermelidir.
Osho’nun eserindeki Zen hikâyesi bu durumu çok net açıklar: Birbirine rakip iki tapınak vardı ve birbirleriyle konuşmaları istenmiyordu. Bu iki rakibin de birer çocuk hizmetçisi vardı. Ama çocuklar yolda karşılaşmışlar ve ilk tapınağın hizmetçisi sormuştu “Nereye gidiyorsun?” Diğeri cevaplamış “Rüzgâr beni nereye götürürse.” Zen hikâyelerini dinlemiş olmalı ki felsefi bir cevap vermişti. 
Çocuk çok utanmış, verecek bir cevap bulamamıştı. Oysa pazara gittiği açıktı. Öfkelenmişti suçluluk duygusu içindeydi. Olanları ustasına anlatmış, konuştuğu için özürler dilemişti. Ustası, “Yarın aynı yerde dur. O geldiği zaman “Nereye gidiyorsun” diye sor, aynı cevabı verecektir. O zaman senin de biraz daha felsefi olman gerekir, madem rüzgara kapılmış ona “Ayakların yok mu?” dersin.
Çocuk ertesi sabah erkenden oraya gider ve beklemeye başlar. Diğeri tam vaktinde gelir: “Nereye gidiyorsun?” diye sorar. Ancak diğeri “Pazardan taze sebze alacağım.” der. 
Şimdi çocuk öğrendiği o felsefeyi ne yapacaktı? Hayat da böyledir. Onun için hazırlık yapamazsın. Onu hazır bir şekilde bekleyemezsin. Her zaman şaşırtır ve sürprizlerle gelir. Her anın sürprizlerle dolu olduğunu ve önceden hazırlanan hiç bir cevabın uygulanabilir olmadığını görürsün, eğer gözlerin varsa.