2 MART 2015 PAZARTESİ Ay Yengeç burcunda boşluktayken güne girdik ve gecenin ilk saatlerinde saat 01:35 itibari ile AY ASLAN burcuna geçiş yapıyor.
Ayın Yengeç burcunda ki ve boşlukta ilerleyen ve bir çoğumuzu duygusal olarak ve psikolojik olarak çalkantılara sokmuş olsa da; Ay’ın Aslan burcuna geçişi ile bu depresif dönemi arkamızda bırakmış oluyoruz..
Ay Aslan burcundayken kendimizi kişiliğimizi ortaya koyarız.
Yaratıcılık, organizasyon becerilerimizle toplumda olayları ve kişileri organize etmeye başlarız.
Çevremizdeki kişileri motive eder, coşkuyu körükler bunları gerçekleştirirken de kendimizi mutlu ederiz.
Yaptığımız her olayda takdir edilmek ve onay almak isteriz. Bu nedenle yalnız izole bir yaşantı yerine toplumla iç içe kalabalık mekanları tercih ederiz.. Aslan burcunda havaya eğlence, sanat hakimdir.
Aslan dürüstlük ve açıklığı temsil ettiğinden; bu günlerde her şeyi ortaya dürüstçe serecek ve  hiçbir şeyi gizlemeyecektir.
Ateş elementinden dolayı işin içinde dürüstlük olacak ve yalan olan olayları da açığa çıkarak şekilde güneş gibi ışığı sunacaktır…
Herşeyin ortada olmasını isteriz ve “aba altından sopa göstermek”, “manüple etmek” gibi kavramlara şiddetle karşı çıkar herşeyi açıkça ortaya koymaya yatkın oluruz. Örneğin bir tehdit veya iftira mesajı almışsak bunu açıklık adına topluma sunarız.
Bu yüzden skandallar da bir Aslan burcu semboliğidir.
Aslan burcunda hiçbir şey gizli kalmaz…

Günün genel enerjisinin disiplinlik hakim olan Ay’ın Satürn ile kurduğu açı sağlamaktadır. Bu açı saat 11:09 gibi kesinleşecektir. Olaylara konsantrasyonumuzu sağlayan bu açının ışığı altında  ezberlemekte zorlandığımız konuları alabiliriz.
Tam ders çalışmak için gerekli bir destek altındayız. Öğrenci olanlar veya başka önemli toplantılar için kullanılacak bir zaman dilimidir. Değerlendirin.

Akşamüzeri saat 17:53 gibi  Ay’ın Mars ile kuracağı açı altında kavgacı, sinirli, agresif durumlar kendini gösterebilir.
Sonu düşünülmeden yapılan girişimler sonradan pişmanlık doğurabilir dikkat edin derim..

 
Bugün; haritalarımızda AYDÜĞÜMLERİ olarak gösterilen tekamül yolumuzda,  yeryüzüne geliş nedenlerimiz ve bu tekamül süresince yaşadıklarımızın aslında her şeyin en sonunda varılması gereken yolda önümüze konulan birer testler olduğunu hatırlatarak devam etmek istiyorum.
Çünkü yaşadığımız her şeyin bir nedeni var.
Bunun farkına var ve yoluna devam et.
Dersini ve olaydan alman gerekeni al ve bu dersi yaşatan kişiye yani kozmik öğretmenine teşekkür et. Affet ve serbest bırak…
Bırak ki, yolun acılsın…!

Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir.
Sadece karşılaşma tesadüf olmadığı gibi hiçbir hissediş, düşünüş, bakış, algılayış, seziş de öyle.
Hatta bunların tersi de tesadüf değil.
Alışveriş yaptığımız market, yemek yediğimiz lokanta, su içtiğimiz çeşme, yürüdüğümüz kaldırım ve orada yanlarından birer yabancı olarak geçip gittiğimiz insanlar…
Tesadüf gibi görünen karşılaşmalar, yolu sorduğumuz herhangi biri, hafifçe çarptığımız insan…
Bize gülümseyen küçük bir çocuk, önümüzden aniden uçuveren kuş…
Gün boyu yaşadığımız en basit olay bile herhangi bir zihinsel, fiziksel, ruhsal ya da duygusal bir olayın tetikleyicisi olur.
Küçük ya da büyük…
Bazen hiç hesapta olmayan durumların içine çekiliveririz.
Hayal bile etmediğimiz olayları yaşarken buluruz kendimizi.
Bir martı çığlığı, bir satıcı bağırışı, alır götürür bizi yıllarca ya da yollarca uzaklara…
Hem öğretmen hem de öğrenciyizdir her ilişkinin içinde.
Doğduğumuz aile, gittiğimiz okullar, sıra arkadaşımız, sevgilimiz, eşimiz, çocuğumuz vs.
Her ilişki, farklı bir yönümüzün aynasıdır.
Ve bizler de onlar için birer aynayız.
Farkındalığımız yükseldikçe, durumları ve ilişkileri yaşarken, kendimizi ve yaşanılanları gözlemlemeye başlarız.
Ve eğer yaşadıklarımıza yüksek idrakle bakabilmeyi başarırsak, o ilişki ya da durumu ne için yaşadığımızı kavrarız.
Düğmelerimize en fazla basan insanlar, en iyi öğretmenlerimizdir.
O ilişkide kurban olmadığımızı anlar, ilişkinin bize neyi öğretmeye çalıştığını kavrarsak, dersimizi alır ve yolumuza devam ederiz.
Eğer bunu yapamazsak, o ilişkide ya da durum içinde tutsak olur, ya daha ağır durumlar yaşar ya da daha travmatik durumları (o dersi alıncaya, eksik yönümüzü tamamlayıncaya, kendimizi düzeltinceye kadar) tekrar takrar yaşamaya devam ederiz.

Bazen bazı insanların hayatına yalnızca etkileyen,tetikleyen olarak gireriz.
Onların hayatlarında değiştirmesi gereken durumun düğmesine basar ve sessizce çekiliriz.
Ve yüksek farkındalık içinde kalırsak, yaşanılan durumdan etkilenmeden, arkamıza bakmadan yolumuza devam ederiz.
Kısaca, en büyük düşmanımız en iyi dostumuzdur aslında.
Çünkü bizde en büyük değişime neden olur genellikle.
Ve her karşılaşma kutsaldır.
Yaşadığımız her durum, tanıştığımız her insan öğretmenimizdir.
Ne kadar kısa sürede öğrenirsek öğrenmemiz gerekenleri, karmamızı çözüp, iç huzuruna, mutluluğa, ideal ilişkimize ve ruhsal eşimize kavuşuruz.

Sağlıkla