KORAY KAMACI
İSTANBUL

İsmini ve vasfını açıklayamayacağım, önemli görüşmeler yaptığım bir büyüğümle IŞİD konusunda bir röportaj yaptım. Kendisi beni kırmadı ve Rehine Operasyonu hakkında ve daha birçok konuda analizlerini benimle paylaştı…
Koray Kamacı; 49 Rehinenin kurtarılmasının zamanlaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yetkili; Rehine krizinin başından beri, kurtarılmaları yahut serbest bırakılmalarıyla alakalı pek çok teori öne sürüldü. Kimi cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında gerçekleşeceğini söylemişti. IŞİD’e karşı ortak koalisyon hazırlığının sürdüğü bir dönemde gerçekleşmesi ve üstüne IŞİD yanlısı kaynaklarca el-Bağdadî’nin rehineleri Türkiye’nin koalisyona katılmayı reddettiği için serbest bırakıldığının ifade edilmesi zamanlamayı manidar göstermekte. Ancak şu soru sorulmalı: Türkiye’nin hali hazırda iç ya da dış etkenlerle herhangi bir müdahaleye kalkışma olasılığı varken, müdahil olması halinde çok az yaşam alanı bulabilecek bir örgüt (insan ve maddi kaynakları açısından) neden elindeki yegâne kozdan vazgeçer? Demek ki Türkiye’nin herhangi bir müdahalede bulunmayacağına dair bir garantileri yani daha iyi bir kozları var. Bu nedenle önemli olan zamanlamadan ziyade IŞİD’in elindeki kozun ne olduğudur. Asıl sorulması gereken soru ise şu: IŞİD neyin karşılığında bıraktı?
Koray Kamacı; Size sorayım o halde IŞİD neyin karşılığında bıraktı?
Yetkili; Kesin bir cevap yok ancak kuvvetle ihtimal bir pazarlık yapıldı, bir şey vaat edildi yahut bir söz verildi. IŞİD’in Türkiye’den yana kesin bir tavır alınmayacağının garantisi nedir? Belki de kendilerine yapılan bazı destek ve yardımların kamuoyuna ifşa edilmesi kozunu oynadılar. Yine bu noktada bir başka soru sorulmalı: Ne vaat edildi, ne söz verildi ki IŞİD rehineleri garantisi olmayan bir gerekçeyle bıraktı? Bu noktada pek çok spekülasyon da söz konusu. İyi polis-kötü polis denkleminde, başka türlü Suriye müdahalesi düşünülerek bir algı operasyonu mu düşünülüyor? Kimlerin sırt okşaması karşılığında gerçekleştirilmesi muhtemel yardımlar ve destekler, ifşa olabilmesi tehlikesiyle koz olarak kullanılıyor. Aşırı iyimser tahminciler, “şeffaf güç” sayesinde gerçekleştiğini söylese de, bölgede kendisinden yana olmayan her unsura karşı şiddete başvuran bir örgütün bununla yola getirilmesi düşüncesi pek de gerçekçi değil.
Koray Kamacı; Yapılan Operasyonda başka bir unsurun müdahalesi söz konusu mudur?
Yetkili; Ben daha ziyade bir tür gövde gösterisi olduğu kanaatindeyim. 1913’te Bulgar kuvvetlerinin boşalttığı Edirne’yi geri alışımız gibi. Şaşaalı bir operasyon olarak gösterilse de pazarlık ve koz tartışmalarının önüne geçmek amacıyla yapılan, iyi düşünülmüş bir hareket. Dış basında diğer devletin gövde gösterisinde bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda tamamen kendi unsurlarımızca yapıldığı görülmektedir. En azından herhangi bir dış unsura dair herhangi bir emare görünmemekte. Açık kaynaklar okunduğunda adım adım takiple süren mükemmel bir saha operasyonu, bir anda üstü kapalı bir görüşme ile neticelendirilmektedir. Bunun üzerindeki şüpheleri dağıtmak açısından yapıldığını varsayarsak bile amacına ulaşmıştır.
Koray Kamacı; Bu Operasyonda birçok kesimin de dile getirdiği gibi bir pazarlık söz konusu mudur?
Yetkili; Öyle görünüyor, zira haber kaynaklarında üstü kapalı bir şekilde görüşmeden bahsedilmesi, hareketli bir saha operasyonunun “ikna ettik aldık geldik” ile neticelenmesi ister istemez bu intibaı doğuruyor. Burada da gözden kaçan nokta pazarlıktan ziyade IŞİD’in neyi koz olarak, garanti olarak görüp bu hamleyi gerçekleştirdiğidir.
Koray Kamacı; Yine Basında çokça yer alan ve Şamil Tayyar’ın da belirttiği gibi Operasyonda CIA bağlantısı var mıdır?
Yetkili; Bizim ayağımızda bir emaresi yok. IŞİD’e bağlı kanallar vasıtasıyla gerçekleştirdikleri öne sürülse bile kanıtlayıcı bir emare yok. Ancak “alakası yok” demek de saflık olur. Nitekim Suriye sınırından yapılan yardım hususu, her ne kadar batılı güçlerce eleştirilse de onların müdahale kararı alınmadan önce onayladığı, Libya’da gerçekleştirilen benzer bir hamleydi. En son ABD’de bir torba yasa geçti, Suriye’de muhaliflerin silahlandırılması ve IŞİD’e karşı kullanılmasına dair. Bu gücün IŞİD bahanesi ile müdahale edilemeyen Suriye’ye dönmeyeceğinin garantisi yok. Üstelik çok zorda kalırlarsa kamuoyunun önüne Türkiye’yi gözlerini kırpmadan sürerler. Dış basında bunun da emareleri görülmektedir.
Koray Kamacı; Sizce bu Operasyon bir algı operasyonumu?
Yetkili; Kesinlikle. Zira yukarıda da bahsettim, anlaşmaya zorlanmış taraf gibi değil ikna etmiş taraf imajıyla bu operasyon haberlere konu oldu. Bu açıdan başarılı addedilmelidir. Açık kaynaklarda da belirtildiği gibi rehinelerin en son gönderildiği yer Suriye’ydi. Buradan teslim alındılar.
Koray Kamacı; Size göre Türkiye’nin bu hamlesinden sonra yani rehinelerin kurtarılmasından sonra Türkiye Cidde bildirisine imza atacak mı?
Yetkili; IŞİD’in elindeki kozu bilemediğimiz için bu yanıt belirsiz. Ama bu koza ilişkin bir tahmin,  ülke içerisinde pek çok yerde faaliyet gösterip terör olayları gerçekleştirebilecek konumda olmalarıyla yakından alakalı. İmzalansa bile hava saldırısından öteye geçmeyecektir. Şimdi burada: “Belki adamları kandırdılar, şimdi vuracaklar?” sorusu sorulabilir. Ancak bu da gerçeklerden uzak, aşırı iyimser bir tahmin. Bunu IŞİD de tahmin etmekte pek zorlanmamıştır, bu nedenle daha bağlayıcı gerekçeleri olduğundan Türkiye’den bir müdahale beklediklerini sanmıyorum. Daha iyi bir gerekçe yahut IŞİD’in elindeki koz devam ettiği sürece saldırı ihtimali düşük. Ancak gerçekleşirse bilin ki IŞİD rolünü/vazifesini tamamlamış, bir şeylerin gerekçesi olarak sunulacaktır.
Koray Kamacı; Basında pek çok defa çıkan bir haber olarak sizce Türkiye IŞİD’e dolaylı veya dolaysız destek verdi mi? Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Yetkili; Açık kaynaklarda bahsi geçenleri yeniden zikretmenin, malumu ilam etmenin manası yok. Ancak hatalı bir tutum vardır ki o da Suriye müdahalesinin gündeme geldiği 2011’den beridir bu tip hareketler için sırt sıvazlayan batılılardır. Şimdi bu yorumu duyan birisi: “Vay Rusçu!” diye yorum yapabilir. Ben de ona Ukrayna müdahalesinde Suriye kozunu Rusya’ya kimin verdiğini, AB’nin ekonomik yaptırımlarına rağmen kimlerin Ruslarla yeni ticaret anlaşmalarına imza attığını sorabilirim. O yüzden çok bahsetmek istemiyorum bu konudan.
Koray Kamacı; Özellikle Oslo görüşmelerinde MİT epey yıpratıldı. Bu Rehine operasyonunda MİT’i başarılı buluyor musunuz? Özellikle son değişen MİT kanunundan sonra MİT hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Yetkili; Dediğim gibi algı operasyonudur ve başarılıdır. Bu açıdan değerlendirilmelidir. MİT kanunun değişikliğinin neden oldukları hakkında konuşmak erken ancak şunu söyleyebilirim, MİT zaten senelerden beri gerek insan kaynakları gerekse kurduğu bağlantılar açısından önemini göstermiş bir kurum. 2004 yılındaydı sanırım hiçbir istihbarat servisinden yardım almadan bir El-Kaide yapılanmasına operasyon düzenlemişlerdi. Bildiğiniz gibi El-Kaide, hücre yapılanmasına dayanan ve bu nedenle teşhisi-takibi oldukça zor bir oluşum. Eğer siz bunu tek başınıza yapabiliyorsanız, kaynaklarınız ve olaya hulul edebilme olanağınız kuvvetlidir. Zaten IŞİD’e karşı herhangi bir müdahale yapılsa bile benzeri şekilde başarılı olunurdu, zira bölgede en aktif istihbarat servislerinden biridir. İdaresi, izlediği politika vb. eleştirilir, yaptıkları eleştirilir ancak varlığı ve konumu inkâr edilemez.
Koray Kamacı; Rehine Operasyonunda özellikle Özel Kuvvetlerin başarısından bahsedildi. Siz Özel Kuvvetlerin MİT’e bağlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yetkili; Olası başarılar hakkında konuşmak erken, yine de bir başka terör grubunun yahut IŞİD’in olası bir gövde gösterisinin önüne geçmiş olduğu için dikkate alınmalı. Analitik politik hedefler belirlendiğinde bu tip özel kuvvetlerin, doğrudan istihbarat teşkilatınca harekete geçirilmesi, zaman ve fırsat kaybetmeden hareket edilmesine olanak sağlayacaktır. Bu açıdan önemlidir.
Koray Kamacı; Sizce Hükümet en başından beri rehine krizini nasıl yönetti?
Yetkili; Maalesef pek çok spekülasyona maruz kalındı. Rehinelerin öyle veya böyle kurtarılması elbette önemlidir, hükümet pazarlıkla (IŞİD’in kozuyla da) olsa hem insanımızı teslim almış hem de yaptığı algı operasyonuyla ülkenin imajı açısından olumlu bir hamle atmıştır. Musul elçiliğinin hem boşaltılma haberinin verildiğini hem de bu habere rağmen boşaltılmadığını okuduk. Doğaçlama gelişti her şey ama buna rağmen insanlarımızın sağlığı açısından olumlu sonuçlandı, bu açıdan dikkate alınmalı.
Koray Kamacı; Size göre Hükümet acaba IŞİD’e destek vererek bölgedeki dengelere müdahil olup, PKK’ya karşı koz mu elde etmeyi amaçlıyor? Bu konu bazı stratejistler tarafından çokça yazıldı ve söylendi.
Yetkili; Kolay yoldan bir çırpıda dile getirilen bir başka söylem. Bizim orada kimlerin onayıyla neden ve ne şekilde müdahil olduğunu söylemem mümkün değil, açık haber kaynaklarını inceleyenler neler olduğunu iyi bilmektedir. Bizim IŞİD’e olan tutumumuz da, örgüt sonradan palazlandırıldığı için bir tür verilmiş rol/vazife olabilir. “Eğer şu tutumu almazsan neler yaptığını açıklarım” tehdidi batı medyasında birçok kez yayınlandı. Eğer korktuğum gerçekse IŞİD’in ve bölgedeki başka şeylerin suçu bizim üzerimize yıkılmaya çalışılacaktır. Irak’ta 2007’den beridir David Petreaus’ca icra edilen yeni kontrgerilla uygulamaları ve sonuçları ortadayken, IŞİD’in tek sorumlusu Türkiye’ymiş gibi bir hava yaratılmaya çabalanıyor. Zaten bir başka örgüt eliyle bir başka örgütü ekarte etmek, bir diğerinin kontrolsüzlüğüne yol açmıştır. Hizbullah sürecini hatırlanacağından ülkemiz bu tip bir hamleye kolay kolay yanaşmayacaktır. En nihayetinde kendisi için de tehdit yaratabileceğini hesaba katar. Hesaba katmıyorsa ya günübirlik politikalar belirleniyordur ya da IŞİD’e dokunmama konusunda bir hesap vardır. Zaten bu saldırılarda IŞİD’e karşı savaştığı imajıyla PKK kendi reklamını dünyaya yayınladığı için nelerin kimlere yaradığı konusunda bir düşünce verebilir.
Koray Kamacı; Bu yapılan Operasyondan sonra Türkiye’nin IŞİD tavrı nasıl olur?
Yetkili; Eğer öne sürüldüğü gibi rehineler yegâne kozsa elini güçlendirmesine müsaade etmeyecektir. Ancak benim söylediğim gibi IŞİD birileri ve bir şeyler için gerekçe olacaksa, ülke içerisinde yapacakları en galiz gövde gösterilerine bile suskun kalacaklardır. Bununla ilgili söylenecek başka şeyler de var ama uygun değil, umalım da daha cüretkâr saldırılarıyla/hamleleriyle yüz yüze kalınmasın.
Koray Kamacı; Geçenlerde de özellikle belirli çevrelerde çokça söylenen IŞİD’in Türkiye üzerinde eylem hazırlığında bulunduğu ve özellikle Süleyman Şah türbesinde ve Türkiye’nin çeşitli kentlerinde büyük eylemler planladığı söylenmektedir. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Yetkili; İstediklerini alamazlarsa yahut kendilerince verilen sözler tutulsa bile olabilecek şeyler bunlar. Neticede terör örgütleri, çeşitli saldırılarla düşmana kayıp verdirmekten ziyade nokta hedeflere düzenlenen saldırılarla kendi şovlarını yapmaya, propaganda yapmaya çalışırlar. Bu açıdan IŞİD’in büyük tehlike arz ettiğini söylememe sanırım gerek yoktur, korku ve yıldırmayla kendilerini ve hedeflerini genişletmeyi elbette her terör örgütü gibi amaçlamaktadırlar. Ancak IŞİD’in İstanbul içindeki hücre evlerine dikkat etmek lazım. Hücre evleri şuan dahi harekete geçecek tarzdadır.
Koray Kamacı; Son olarak Türkiye’nin Bölgedeki etkinliği ve bölgedeki geleceği size göre nasıldır?
Yetkili; Bölgedeki etkinliği iyi kötü yoğun olacaktır, biz istemesek bile jeopolitika buna zorlayacaktır. Ancak gerçekçi olmayan hedefler yahut başkalarının kendi çıkarına göre belirlediği hedefler koşulsuz kabullenildiği sürece sıkıntılar yaşanacaktır. Bu açıdan bu soruya ilişkin yapabileceğim tek yorum bu. Ancak kimse unutmasın biz çok eskiden beri bu topraklardayız ve bu toprakları bizden iyi bilen yoktur. Türkiye’nin içindeki kadim Devlet geleneğini hiçbir dış güç çözmüş değil ve Türkiye ne olursa olsun Bölgede her zaman söz sahibi ve belirleyici rol oynamaya devam edecektir. Ancak unutmayalım ki sizinde söylediğiniz bir söz var ve zaman zaman bunu Millet’e de anlatmak lazım: ‘’Devlet hata yapmaz, Devlet’in adamları hata yapar’’