ANKARA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslahiye Çadırkent Konaklama Tesislerinde kalan Suriyeli sığınmacılara hitap ederken "Şu anda Ayn El-Arab da diğer adıyla Kobani de düştü, düşüyor. Üç şey istedik. Bir; uçuşa yasak bölge ilan edilmesi lazım. İki; o bölgeye paralel güvenli bölge ilan edilmesi lazım. Üç; eğit - donat anlayışıyla Suriye ve Irak'ta oradaki ılımlı muhalif kesimin hem eğitilmesi hem de donatılması lazım" dedi.

Erdoğan, cumhurbaşkanlığı görevine başlamasının ardından ilk yurtiçi ziyaretini, Kurban Bayramı'nın dördüncü gününde, Gaziantep'in İslahiye ilçesine yaparak, buradaki Çadırkent Konaklama Tesislerinde kalan Suriyeli sığınmacılara hitap etti.

Konuşmasına "Sevgili kardeşlerim, esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi hepinizin, hepimizin üzerine olsun" diyerek başlayan Erdoğan, kendisini dinleyen kalabalığın bayramını Arapça olarak kutladı. Allah'tan nice bayramlara arzuladıkları şekilde yurtlarında aileleri ve sevdikleriyle birlikte kavuşturmasını dileyen Erdoğan, Mekke-i Mükerreme'de, Kabe'de, Mina'da edilen duaların kabul olmasını ve bayramların İslam coğrafyasına huzur getirmesini diledi.

Suriyeli mültecilerin evlerinden, yurtlarından, sevdiklerinden uzak bayramlar geçirdiğini belirterek, gelecek bayramları evlerinde, yurtlarında geçirmeleri için dua eden Erdoğan, "Bizler Türkiye olarak yaklaşık 4 yıldır sizleri burada misafir etmenin memnuniyeti, sevinci ve haklı gururu içindeyiz. Sizler muhacir oldunuz, mecburiyet içerisinde yurtlarınızı terk ettiniz. Bizler de ensar olduk, sizin için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Kim ne derse desin sizler bize asla yük değilsiniz" dedi.

BM Mülteciler Komisyonu bu işe seyirci. Sadece konuşuyorlar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk - İslam kültüründe, medeniyetinde, geleneklerinde misafirin bereket, şeref olarak görüldüğünü vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Siz, hem bize ensar olma vasfını bahşettiniz hem de evimizi bereketlendirdiniz, evimizi şereflendirdiniz, evimizi şenlendirdiniz. İsterdik ki sizleri çok daha iyi şartlarda misafir edelim. Ancak şu an itibarıyla topraklarımızda misafir olan Suriyeli ağırlıklı olak üzere Iraklı kardeşlerimizle beraber 1,5 milyon mülteci var. Bildiğiniz gibi en son IŞİD önünden kaçan yaklaşık 200 bin Suriyeli de topraklarımıza sığındı. Bu kadar büyük kitleyi arzu ettiğimiz şekilde, en iyi şekilde ağırlamak takdir ederseniz ki mümkün olmuyor. Elimizden geleni azami ölçüde yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Batı ne yazık ki buna seyirci. Birleşmiş Milletler Mülteciler Komisyonu bu işe seyirci. Sadece konuşuyorlar, iş üretmeye gelince netice yok.

Şu ana kadar sadece topraklarımızdaki misafirlerimiz için -edep ediyorum ama biliniz diye söylüyorum- 4 milyar doları aşkın kaynak kullandık. Topraklarımızın dışında Suriye ve Irak'a gönderdiğimiz yardımlar yarım milyar doları aştı. Suriye ve Irak içinde Arap kardeşlerimize, Türkmen kardeşlerimize, Kürt kardeşlerimize, Ezidi, Süryanilere kadar ulaşıyor, etnik köken, din, mezhep ayrımı yapmadan herkesin yardımına ulaşıyoruz. Bizim dinimizde ayrım yok. 'Hayrun nas, men yenfeun nas' ölçü bu. Dikkatinizi çekiyorum Avrupa şu ana kadar sadece 130 bin Suriyeli mülteci kabul etti ve şimdi de kapılarını kapattı. Ama biz 1,5 milyondan fazla kardeşimizi misafir ediyoruz. Dünyadan bize gelen destek ne yazık ki 200 milyon doları bile bulmadı. Hemen hemen bütün yardımları kendi kaynaklarımızla sizler için kullanıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki çatışmalar başlamadan önce Şam rejimini çok samimi şekilde uyardıklarını, Bağdat yönetimine de aynı uyarıları yaptıklarını anımsatarak, "Ne yazık ki ne Esed ne de Maliki bizim samimi uyarılarımızı dinlemediler. Şimdi soruyorum; 250 bin Suriyeli kardeşimizi katleden zalim Esed bunun hesabını hem bu dünyada hem ebedi alemde nasıl verecek? Evlerinden, topraklarından, yurtlarından şu anda kovulmuş olan siz kardeşlerimizi yani Suriyeli vatandaşların acaba bu çektikleri çilenin hesabını nasıl verecek? Ben inanıyorum ki sizin beddualarınız onun için bir felah olmayacaktır" diye konuştu.

Batılı ülkelere seslenerek, IŞİD terör örgütü ile mücadelede havadan bombalamanın çözüm olmayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte bir IŞİD terör örgütü çıktı. Bu Suriye'de güç buldu. Bunlar İslam adına 'Allahu Ekber' diyerek, 'Allahu Ekber' diyenleri öldürüyorlar. Müslüman, Müslümanı bu şekilde öldürebilir mi? Müslüman'ın Müslüman'a canı, kanı, malı, ırzı haramdır" değerlendirmesinde bulundu.

"Ayn El Arab diğer adıyla Kobani de düştü, düşüyor"

Erdoğan, İngiltere'nin Cardiff kentinde düzenlenen NATO Zirvesi'nde batılı devletlerin başkanlarına "Sadece havadan bombalamak suretiyle bu terörü sona erdiremezsiniz. Bununla ilgili olarak yerde kara harekatında bu görevi ifa edenlerle işbirliği kurulmadıkça hava harekatıyla bu iş bitmez" düşüncelerini ilettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"İşte aylar geçti herhangi bir netice yok. Şu anda Ayn El Arab da diğer adıyla Kobani de düştü, düşüyor. Üç şey istedik. Bir; uçuşa yasak bölge ilan edilmesi lazım. İki; o bölgeye paralel güvenli bölge ilan edilmesi lazım. Üç; eğit - donat anlayışıyla Suriye ve Irak'ta oradaki ılımlı muhalif kesimin hem eğitilmesi hem de donatılması lazım."

Çadırkent ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Efkan Ala, eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, AK Parti'li Gaziantep ve çevre illerin milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler daha sonra çadırkentte bulunan anaokulu ile bazı çadırları ziyaret ederek, Suriyelilerle bayramlaştı ve sohbet etti.

"Kobani'yi çözüm sürecinin şantajı haline getirmeye çalışıyorlar"

Erdoğan, kendilerini Türkiye topraklarında en iyi şekilde ağırlamanın gayreti içinde olduklarını söyledi.

Erdoğan, "İnşallah Rabbimizden niyazımız odur ki bu, evinizden ve yurdunuzdan uzakta geçirdiğiniz son bayram olur. İnşallah Suriye'de şartlar düzelir ve hepiniz gönül huzuru içerisinde evlerinize kavuşursunuz" ifadesini kullandı.

İslahiye'den tüm dünyaya seslendiğini ifade eden Erdoğan, "Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur. Türkiye, kendisine yönelik her türlü tehdit karşısında muteyakkızdır, hazırlıklıdır, donanımlıdır" dedi. Erdoğan, TBMM'nin, şu anda hükümetine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine gerekli olan yetkiyi bir yıl süreyle verdiğini anımsatarak, şunları kaydetti:

"Özellikle, Suriye içindeki toprağımız olan Süleyman Şah Saygı Karakolu'na yönelik bir tehdide, anında karşılık vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.

Sınırımızın yanıbaşındaki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Kobani olmak üzere Kürt kardeşlerimizin yaşadığı kasaba ve şehirlere yönelik saldırıları da dikkatle ve endişeyle takip ediyoruz.

Değerli kardeşlerim, şu anda ne yazık ki bakıyoruz Kobani ile ilgili konuşanlar, bir yandan tezkereye karşı çıkıyor, hem de Kobani'yi Türkiye'nin iç siyaset malzemesi, çözüm sürecinin de şantajı haline getirmeye çalışıyorlar. Şunu da İslahiye'den söylemek istiyorum. Türkiye, IŞİD terör örgütüne karşı olduğu kadar, aynı şekilde PKK terör örgütüne de karşıdır. "

"Sizi misafir etmeye devam edeceğiz"

Bölgede huzur istediklerini vurgulayan Erdoğan, "Bu topraklar, kardeşlerinizin toprağıdır. Bu topraklar, sizi büyük bir muhabbetle bağrına basan ensar misali cömert insanların toprağıdır" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 milyon kişi içinde zaman zaman olumsuz işlerin içine girenlerin bulunabileceğini belirterek, bunun tüm Suriyelilere teşmil edilmesinin yanlış olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Zaman zaman bazı haddini bilmeyenler, ensar olma ruhunu anlayamamış bazıları, olumsuz hareketler de sergileyebilirler. Bu da tüm milletimize teşmil edilmemelidir.

Siz, kendi arzunuzla topraklarınıza dönünceye kadar, biz sizi misafir etmeye devam edeceğiz. Özgür, bağımsız, herkesin eşit temsil edildiği bir Suriye'nin kurulması için birlikte mücadele edeceğiz.

Rabbim, sabrımızı artırsın, Rabbim sabrımızı inşallah zaferle neticelendirsin. Allah, yar ve yardımcımız olsun. İnşallah, bir sonraki bayram ve bayramlar bugünkünden farklı neşeli ve huzurlu olur. Hepinizin Kurban Bayramı'nı kutluyor ve Allah'a emanet ediyorum."