Kurtuluş Savaşı sırasında Rusya’nın yüklü miktarda para ve silah gönderdiği söylenirdi. Fakat yapılan araştırmalar Rusya üzerinden gelen para ve silahların dönemin Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca (Kocaoğlu) tarafından gönderildiğini ortaya koydu. 
Türkistan coğrafyasında birçok alanda çağdaşlaşma hareketi başlatan Osman Hoca (Kocaoğlu), Kurtuluş Savaşı’mızın en büyük finansörüdür! 
Evet, bugüne kadar Kurtuluş Savaşı sırasında Rusların gönderdikleri sanılan altınları ve silahları Buhara Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu yönetimindeki kardeşlerimiz göndermişlerdir. İlginç olan, bu altınlar, Ankara Savaşı’nda (1402) Beyazıt Han’ı yenerek Osmanlı İmparatorluğu’nun bir duraklama dönemi yaşamasına neden olan Timur Han’ın altınlarıdır..
M. KEMAL SALLI

Yaşadığı çileli, mücadeleli bir hayat sonrasında, 28 Temmuz 1968 günü Hakk’ın rahmetine kavuşan Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca (Kocaoğlu) Üsküdar’daki Özbekler Tekkesi haziresinde toprağa verilmiş. Bize bu toprakların vatan olmasında en önemli desteği sağlayan Osman Hoca’mız, Özbekler Tekkesi haziresindeki mutevazi kabrinde eşi Hakime Hanım’la birlikte yatmaktadır. 
2 Ağustos Pazar günü, ölümünün 47. yıldönümünde, Cennetmekan Buhara Cumhurbaş- kanı Osman Kocaoğlu’nu, Özbekler Tekkesi’nde düzenlenen bir törenle andık. 
Milli Mefkure Birliği ve Türk Dünyası Birlik Platformu tarafından düzenlenen vefa örneği bir anma programı ile Cennetmekan Cumhurbaşkanımızın manevi huzurunda toplandık, Kur’anı Kerim okundu, dualar edildi. Milli Mefkure Birliği Dönem Başkanı Yavuz Selim Kamay, Milli Mefkure Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Onur Kara’nın etkinlik programını sunumuyla başlanan anma programında Osman Hoca’mızın oğlu Prof. Dr. Timur Kocaoğlu Türkistan coğrafyası, Buhara Cumhuriyeti ve Osman Kocaoğlu’nun yaptıkları konusunda konukları bilgilendiren bir sunum yaptı. Sunum sonrasında konuklara Timur Hocanın kendi elleriyle yaptığı Özbek pilavı ikram edildi. 
BUHARA CUMHURBAŞKANI OSMAN HOCA NELER YAPMIŞTI..
Kocaoğlu’nun 1878’de Fergane’nin Oş kasabasında doğduğunu, iyi bir eğitim gördüğünü, Türkistan coğrafyasında pek çok alanda çağdaşlaşma hareketi başlattığını ve 1920-21 yıllarında Buhara Cumhurbaşkanı olduğunu biliyoruz. Fakat, onun kendi hayatını anlattığı yazmalar kayıp olduğundan,  devlet kuran ve de Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinin harcına Timur Han’ın altınlarını koyan bu ulu Türk’ün hayatını tam olarak bilemiyoruz. Ressam Nusret Karasu’nun 1965-67 yılları arasında, rahmetlinin anlattıklarıyla hazırladığı hatıraları da, maalesef yayınlanmadan kaybolmuş. 
Buhara Cumhurbaşkanı, çeşitli kaynaklarda Osman Hoca, Osman Hocaoğlu, Polat Hoca, Usman Khoja ... gibi çeşitli adlarla anılıyor, ama o, 1927 yılında yayınlanmaya başlanan Yeni Türkistan dergisindeki yazılarında hep Osman KOCAOĞLU adını kullanmış. 
Osman Kocaoğlu’nun 1900-1922 yılları arasında Buhara Cumhuriyeti’ne giden yolda özellikle Buhara’da yaptıkları, 1924-1991 dönemide Türkistan coğrafyasına egemen olan Sovyetler Birliği’nin asimilasyon politikaları nedeniyle, ayrıntılarıyla bilinemiyor. Bu kahraman insan, Sovyetler dönemindeki yayınlarda, kendi halkına vatan haini olarak tanıtılmıştır. Özbekistan’ın bağımsızlığına kavuşması sonrasında, Özbek tarihçi Prof. Dr. Rüstem Şemsütdinov, yaptığı bir konuşmada bu haksızlığı anlatırken, “Biz tarihçiler Osman Hoca’yı şimdiye kadar vatan haini, İngiliz casusu olarak karaladık” demiştir. 
OSMAN HOCA’MIZI MAALESEF TANIMIYORUZ
Osaman Kocaoğlu, 1878’de Fergana’da doğmuş. Tahsilini Buhara medreselerinde yapmış, özel dersler almıştır. Bununla da yetinmeyen genç Osman, İstanbul’da, Hindistan’da, Bahçesaray’da, Kazan’da, Taşkent’te yayınlanan gazete, dergi ve kitapları da okuyarak bilgisini artırmıştır.  Bu arada İsmail Gaspıralı’nın Tercüman’ındaki Ceditçilik düşünceleri ve Usul-u Cedid okullarıyla yakından ilgilenmiştir.  Onun öncülüğünde Buhara’da, “eğitimde yenilik” olarak başlayan Ceditçilik hareketleri kısa zamanda siyasi partiye dönüşmüştür. Bu arada, Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat Fermanı’nın okunması ve Islahat hareketleri, İran ve Rusya’daki devrimler Buhara’da yenilikçi düşüncelerin yayılmasına neden oluyordu. Türkistan coğrafyasında Cedid okulları açılıyordu ve Osman Hoca da bu okulların kurucuları arasındaydı. 
Osman Hoca daha önceleri Cedidçiliği araştırmak üzere Bahçesaray’a gitmiş, İsmail Gaspıralı ile görüşmüştü. Daha sonra İstanbul’a geçen Osman Hoca, burada, “Buhara Ta’mim-i Maarif Cemiyeti”ni kurmuş, Türkistan’dan gruplar halinde öğrenciler getirtmişti. 
OSMAN HOCA’NIN YENİLİKÇİ HAREKETLERİ BUHARA EMİRİNİ DE, RUSLARI DA ÜRKÜTMÜŞTÜ
1913 yılında Buhara’ya dönen Osman Hoca, burada da açtığı okullarda her yaştan insanlara okuma yazma öğretme seferberliği başlatmıştı. Bu gelişmelerden Buhara Emiri de Ruslar da memnun olmamıştı. Osman Hoca2nın okullarında yalnızca din dersleri değil, Matematik, tarih ve coğrafya gibi dersler de veriliyordu. Bu çağdaş eğitim modeli Rusların da emirin de hoşuna gitmedi; okullar kapatıldı.
I. Dünya Savaşı sırasında Ruslar, Türkistan coğrafyasından, cephe gerisi hizmetlerdde çalıştırılmak üzere  asker toplamak istediklerini bildirdiler. Bunu onur kırıcı bir davranış olarak değerlendiren Türkistanlılar, 1916 bir halk ayaklanması başlattılar ve Türkistan için özgürlük istediler. Osman Hoca bu ayaklanma sırasında 38 yaşındaydı. Bu ayaklanmanın 1917 Ekim devrimi ile Çarlık Rusyası’nın yıkılmasında etkili olduğu söylenir. 
Buhara Emiri Alim Han Sovyet yanlısı bir politika izlemekte, Cedidçiler ise hürriyet istemekteydiler. 8 Nisan 1917’de Buhara’da büyük bir gösteri yapıldı. Askerler bu gösteriyi kanlı bir şekilde bastırdılar ve Osman Hoca Taşkent’e kaçmak zorunda kaldı. 
Buhara Emirliği’nin yıkılması, yerine cumhuriyetin kurulması için örgütlenen Yaş (Genç) Buharalılar, Taşkent’teki Rus Komiserliği’nden yardım istediler. 
Yaş Buharalılar, Rus askerlerinin yardımı ile Buhara Emiri Alim Han’ı devirip, yerine Buhara Halk Şuralar Cumhuriyeti’ni kurdular. Bu arada Yaş Buharalılar iki gruba ayrılmışlar, Osman Hoca gibi sağ eğilimli olanlar devrim karşıtı Basmacılar Grubu’na katılmışlardı. 
29 Ağustos 1920’de kurulan Buhara Geçici Hükümeti’nde Osman Hoca Maliye Bakanı görevini üstlenmiş, Alim Han Afganistan’a kaçmıştı. Bu arada Buhara’nın doğusunda özerk Şarki Buhara Milli Hükümeti” kurulmuş, başına da Muhtar Vekil olarak Osman Hoca getirilmişti. 
23 Eylül 1921’de Buhara’da yapılan üçüncü kurultayda Cumhurbaşkanı seçilen Osman Hoca 44 yaşındaydı. 
Osman Hoca devletinin devamını sağlamak için Osmanlı İmparatorluğu ile temasa geçti; o sıralar Buhara yakınlarında bulunan Enver Paşa ile görüştü. Rus garnizonuna baskınlar düzenledi. Bu arada Rusya’dan kaçan esir Türk subaylarının yardımı ile çağdaş donanımlı bir ordu kurmaya çalıştı. Anadolu’da Kurtuluş Savaşı veren kardeşlerine 100 milyon Timur altını gönderdi. Osman Hocayı, kısa süreli cumhurbaşkanlığı dönemindeki bir çalışmalarından dolayı, her zaman minnetle ve şükranla anmamız gerekiyor. 
TİMUR’UN ALTINLARI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TEMELİNE HARÇ OLDU
Bilindiği gibi, Kurtuluş Savaşı’nı yürüten Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin maddi imkanları çok kısıtlıydı. Emperyalist devletlere karşı açtığı savaşı zaferle taçlandırabilmesi için paraya ve silah ihtiyacı vardı. Gazi Mustafa Kemal Azerbaycan’dan ve Rusya’dan yardım istemek durumunda kalmıştı. Lenin, Gazi’nin bu isteğini Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca’ya duyurdu. Kaderin çilvesine bakın, 1402’de Osmanlı İmparatorluğu’nu Ankara’da yenip Fetret Devri’ne sokan Timur Han’ın hazinesinin bir kısmı Buhara’da Osman Hoca’nın kontrolündeydi. Bu istek kendisine iletildiğinde, hiç tereddütsüz 100 milyon altın vermeye hazır olduğunu bildirdi. O dönemde bu kadar altın, Ankara’ya, ancak Rusların trenleriyle taşınabilirdi. Osman Hoca Ruslardan aldığı garantiye güvenerek altınları vagonlar yüklerdi. Timur’un altınları önce Moskova’ya, oradan da Ankara’ya gidecektir. 
Moskova 100 milyon altının 10 milyonunu altın olarak, 10 milyonunu da silah olarak vagonlara yükleyip Ankara’ya gönderdi. Timur Han’ın 80 milyon altını da Ruslara kaldı. İşte, Ruslar’ın, Kurtuluş Savaşı’nda Türklere para ve silah yardımı yaptığı yolundaki söylentinin aslı budur. Ankara’ya gönderilen paralar, Osmanlı Sultan’ı Beyazıt Han’ı Ankara Savaşı’nda yenen ve imparatorluğun dağılmasına neden olan  Timur Han’ın paralarıdır. Bu paraları gönderen de, Üsküdar’daki Özbekler Tekkesi haziresinde yatmakta olan Buhara Cumhurbaşkanı Cennetmekan Osman Hoca, Osman Kocaoğlu’dur. 
İNGİLİZLER OSMAN HOCA’YA SİLAH VERMEDİLER
Sovyetler Birliği döneminde, milyonlarca kilometrekarelik Türkistan’da Türkleri bayrağı altında toparlayacak güçlü bir otorite yoktu. Bu konudaki her girişim Ruslar tarafından şiddetle bastırılıyordu. Gizli gizli yapılan örgütlenmeler uzun ömürlü ve etkili olamıyordu. Osman Hoca 9 Aralık 1921’de Taşkent’te kurulan “Türkistan Milli Birliği”nin de gizli üyesiydi. 
Osman Hoca, 10 Nisan 1922’de Buhara’da bulunan Rus askerlerinin çekilmesini istedi. Bu karar Rusların sert tepkisine neden oldu. 
Osman Hoca 10 Nisan 1922’de Afganistan’a gitti. Amacı İngiliz elçisiyle görüşmek ve altın karşılığıda silah almaktı. Altına çok düşkün olan İngilizler, Ruslarla olan gizli anlaşmaları nedeniyle, altın parayla ödeme yapılacak olmasına rağmen, Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca’ya silah vermediler. 
Osman Hoca devletinin devamını sağlamak için güçlü bir ordu kurması gerektiğinin bilinciydi; bunun için de silah bulmaya çalışıyordu. Osman Hoca silah konusunda İngilizleri razı etmeye çalışırken, 5 Ağustos 1922’de, Enver Paşa Belcivan’da Ruslar tarafından öldürüldüğü haberi geldi.. Aynı günlerde, Osman Hoca’ya haber gönderen Buhara Başbakanı Feyzullah Hoca, Buhara’ya döndüğü takdirde öldürüleceğine ilişkin bir haber göndermişti.
OSMAN HOCA ANADOLU’DA..
Afganistan’ın da baskısıyla Osman Hoca ülkesine değil, Anadolu’ya yönelir ve Eylül 1923’te İstanbul’a geldi. 
Osman Hoca İstanbul’da da boş durmadı. Yeni Türkistan dergisinde yazdığı yazılarda ve verdiği konferanslarda Sovyet Rusya’nın Türkistan’da uyguladığı sömürgeci politikaları eleştirdi. Rusların baskılarına rağmen, Gazi’nin koruması altında olan Osman Kocaoğlu, yazılarına ve konferanslarına devam etti. Fakat Atatürk’ün ölümünün ardından Osman Kocaoğlu’nun arkasında duran kimse kalmamıştı. 1939’da önce Polonya’ya, oradan da İran’a gitmek zorunda kaldı. Acıdır, ama gerçektir; kurtuluşuna Timur’un altınlarıyla destek veren bu saygıdeğer insana Türkiye Cumhuriyeti, Rusların baskısı nedeniyle, sahip çıkamamıştır. 
Ancak II. Dünya Savaşı sonrasında, 1945 yılında yeniden İstanbul’a dönen Buhara Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu, 28 Temmuz 1968’de Hakk’ın rahmetine kavuşmuş ve Üsküdar’daki Özbekler Tekkesi’nin haziresinde toprağa verilmiştir. Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun.