Söz konusu olan ister çocuk olsun ister yetişkin, cinsellik dendiğinde aklımıza ilk gelenler cinsel organlar, hormonlar, üreme ve hatta sekstir. Oysa çocukluk döneminde başlayan cinsellik, anatomik ve biyolojik özelliklerin çok ötesinde, çok daha derin sosyal ve psikolojik faktörler içeren bir olgudur.
Cinsellik kadın ve erkek oluşla ilgilidir, ancak bireyin kendisi ile ilgili algısını, başkaları ile ilgili neler düşündüğünü ve tüm bunları yaşamında ve çevrelerinde nasıl konumlandırdığını da belirler. Dolayısı ile bireyin fiziksel, duygusal, sosyal, toplumsal ve ilişkisel tüm yaşamını etkiler. İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Anaokulları Koordinatörü Psikolog Elvan Kandemir, sağlıklı bir cinsel gelişimin çocuğun sosyal ve psikolojik olarak hayatının neredeyse bütününü etkileyeceğini ve bu nedenle çok önemli olduğunu belirtiyor.
Anne babaların, çocuklarının her şeyinden sorumlu olduğunu, sağlıklı bir cinsel kimlik gelişiminin de bu sorumluluklardan bir tanesi olduğunu dile getiren Kandemir, sağlıklı cinsel kimlik geliştirebilmeleri için ilk yapılması gerekenin kız veya erkek çocuk olmanın değerini onlara hissettirmek olduğunu belirtiyor. Bir kız ya da erkek olarak kendilerini doğru tanımlayabilmeleri için çocukların önce cinsiyetlerinin değerini bilmeleri gerekiyor. Bu değeri ancak cinsellikleri ile ilgili bilgi sahibi oldukça anlayabildikleri için bu bilgiyi özellikle ailelerinden almaları önemli. Bu noktada anne babaların yaptıkları ve söyledikleri aşırı önem kazanıyor. Yapılan ve söylenenlerle çocuklara kendilerini iyi, sağlıklı ve normal hissettirebilir ya da utandırıp, suçlu ve kötü hissetmelerine yol açabilir aileler.  
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Anaokulları Koordinatörü Psikolog Elvan Kandemir anne babalara, çocuklarına cinsellikten söz edecek bilgi birikimi ve hazırlığı yapmaları konusunda tavsiyede bulunuyor. Çocuğun hangi yaşta bedeninde hangi değişikliklerin olacağını, sorularına yaşlarına göre nasıl yanıt verilmesi gerektiğini bilmek ve hatta bu süreçte kendi değer yargıları, cinselliğe bakış açılarının farkında olmaları gerektiğini savunuyor ve şu tavsiyeleri veriyor; “Çocukların merak ettiğini sorar. Sorularını sorduğu zaman yanıtlayalım. O sormadan bilgi vermeye kalkışmayalım. Sadece sorduğunu yanıtlayalım. Sorduğundan fazlasını anlatmak da doğru değildir. Uygun bir zamanda ona belki resimli kitaplar yardımıyla merakını giderecek bilgiler vermemiz ve aynı zamanda gizlilik ve mahremiyeti de öğretmemiz doğru olacaktır.”