Mutasyon, kelime anlamı değişim demektir. Canlının genomu üzerindeki DNA yâda RNA dizilimindeki değişimlerdir. Mutasyonlar, genel olarak germ hattı mutasyonları ve somatik mutasyonlar olmak üzere ikiye ayrılır. Somatik mutasyon doku içerisinde gerçekleşen mutasyon kalıcı değildir. Fakat,  eşey (üreme) hücresi mutasyonları, diğer ismiyle germ   hattı mutasyonları ise kalıtsaldır ve bir sonraki nesillere aktarılır. 
Bu konu uzmanların konusu, fakat ben buradan canlıların geçirdiği fiziksel kalıcı ve kalıcı olmayan mutasyonlardan ziyade fikir mutasyonundan bahsetmek istiyorum. Tıpkı fiziksel değişimlerin olduğu kadar toplumlarda fikir mutasyonundan nasıl etkileniyor, korunma yolları var mıdır? Konu hakkında uzmanların kafa yormasını bekliyorum. Nasıl olurda bir toplum veya millet kısa süre içerisinde, tarih boyunca uğruna savaşlar verdiği kutsal saydığı değerleri bir anda yok sayabilir. Veya bu kadar tepkisiz olabiliyoruz.
Aklın, mantığın, dinin, ahlakın, evrensel değerlerin asla kabul etmeyeceği her türlü olayı normal ve hayatın akışı içerisinde olağan bir olaymış gibi karşılanabiliyor.
Varlığımıza ve birliğimize saldıran şiddet ve terör estirenlere hoşgörü gösterip kılımızı dahi kıpırdatmıyorsak.
Gücünü,  insan ve Yaratan’dan alan sevgi yerine, paranın gücüne inananların yanında yer alabiliyorsak.
Kendine güvenini kaybetmiş bireyler topluluğu oluşmuşsa, ben tek başıma ne yapabilirim böyle gelmiş böyle gider diyenlerin sayısı çoğalmışsa.
Her türlü haksızlığa karşı tepkisiz, sessiz, kendi kabuğumuzda yaşamayı becerebiliyorsak.
Sevgi ve aşkın yerine makam, mevki ve parayı ön planda görüyorsak.
Tüm bu olumsuz örnekler bir değişimin olduğudur.
Saymakla bitmeyen bir sürü olumsuz örneklerin, süreklilik kazanması komple birlikteliğimize atılan birer bombadır aslında. Yönetimde sağlanan adalet ve eşitlik her bireyin mutluluk ve huzuru olacaktır. Milletler tek vücut gibidirler, bir azadaki sancı ve hastalık tüm vücudu rahatsız eder. 
Tabi geriye dönüp baktığımız zaman, bir zamanlar uğruna savaşlar mücadeleler verdiğimiz topraklarımız ve değerlerimize bugün yeterince önemi verebiliyor muyuz? Maalesef insani milli ve dini değerlerimizin yıpratılmasına müsamaha göstermek, sıkıntıların artmasına ekâbirinde terör ve şiddet güvensizliği beraberinde getirmiştir. İç barışı tehdit boyutlarına kadar ulaşmaktadır maalesef.
Bu kadar zıt değişim gösterebilmek, fikir bazında bir mutasyona mı yakalandık.  Eğer öyleyse bunun nedenleri ve sonuçları hakkında uzmanların bir akademik araştırma yapması gerekebilir. 
Herkes bu puslu ortamda kıpırdamadan durmaktadır maalesef. 
Konuyu özetleyen bir hikâye bitirelim.
İçi su dolu kuyuya bir grup insan düşer. Fakat su ağızlarına kadar geliyormuş, en ufak bir kıpırdamada su yükseleceği için tehlike arz ediyormuş. Kuyuda bulunan herkes hareketsiz durmaktaymış!  Yoldan geçen biri; “Neden öylece duruyorsunuz çıkmaya çalışmıyorsunuz demiş”.Beline bir ip bağlayıp onları kurtarmak ister, fakat havuzdakilerin hepsi birden itiraz ederler. “Aman ha atlama, sen atlarsan kuyunun suyu dalgalanır ve yükselir sonra hepimiz boğuluruz” diye reddederler.
İşte boğulma korkusuna kuyuda hiçbir şey yapmadan ölümü beklemek ne kadar akıllıca bir iş ise, suyun dalgalanmasını istememek gibi her türlü hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı susmak gibidir. 
Sevgiyle kalınız.