“Fransa, Nice’te polisin sahildeki bir kadını haşemasını zorla çıkarttırması, çevrede buluna onlarca kişi tarafından seyredildi. 3-4 kişini dışında hiç kimse haşemalı kadına yapılan kabalıktan rahatsız olmadı(25.08.2016 Dünya Gazeteleri).”

Almanya’nın Dresden kentinde önceki gece saat 21.50 sıralarında Fatih Camisi’ne yapılan saldırıya tepkiler büyüyor(12.10.2016 Dünya Gazeteleri).”

ABD'de sınıf arkadaşları tarafından Müslüman olduğu için darp edilen 7 yaşındaki Abdülaziz Osmani'nin ailesi Pakistan'a dönme kararı aldı(14.10.2016 Dünya Gazeteleri).”

Yukarıdaki üç örnek bence Batı dünyasının Müslümanlara bakışını özetleyen örnek olmaya yeterlidir, sanırım. Bir de aşağıdaki Türk ve Müslüman liderin 553 yıl önceki Hıristiyanlara karşı hoşgörüsüne bakalım.

Türk Milleti’nin merhameti, adaleti ve dini hoşgörüsü sadece dostlarına değil yeryüzündeki tüm inançlara ve toplumlara aynı ölçüde olmuştur. 1463 yılında Bosna-Hersek'i fetheden Fatih Sultan Mehmet, Fojnika Beldesi’ndeki manastırda yaşayan Fransisken rahiplerine bir Ahidname vermiştir. Fransisken rahipleri, 553 yıl gibi uzun bir süre Fatih Sultan Mehmet’ten aldıkları bu Ahidname'ye manastırda sahip çıkmışlar ve günümüze kadar saklamışlardır.

Fojnika beldesi manastırı müzesinde özel olarak sergilenen tarihi Ahidname 550'nci yıl kutlamaları gereğince özel olarak ziyarete açılmıştır. Bu Ahidname rahiplere özgürlük bahşeden ferman olarak isimlendirilmiştir. Bir nevi özgürlük fermanı olarak nitelendirilen bu ferman günümüz İnsan hakları evrensel beyannamesinin yıllar önce yazılmış özeti konumundadır.

Bu Ahidname ile 553 yıl önce ecdadımızın din ve vicdan hürriyeti konusunda ne kadar hassas ve toleranslı olduklarını gösteren resmi bir belge niteliğindedir.

29 Mayıs 1463 tarihinde yazılan bu Ahidname'nin; yani Fatih’in Hıristiyanlara gösterdiği şefkat belgesinin Türkçeleştirilmiş şekli şu şekildedir:

Ben Fatih Sultan Mehmet Han,

Dünyaya ilan ediyorum ki, bu padişah fermanı verilen Bosnalı Fransiskenler himayem altındadır ve emrediyorum: Hiç kimse ne bu adı geçen insanları ne de onların kiliselerini rahatsız etmesin ve zarar vermesin. İmparatorluğumuzda huzur içinde yaşasınlar. Ve bu göçmen durumuna düşen insanlar, özgür ve güvenlik içinde yaşasınlar. İmparatorluğumuzdaki tüm memleketlere dönüp korkusuzca kendi manastırlarına yerleşsinler. Ne padişahlık eşrafından, ne vezirlerden veya memurlardan, ne hizmetkârlarımdan, ne imparatorluk vatandaşlarından hiç kimse bu insanların onurunu kırmayacak ve onlara zarar vermeyecektir. Hiç kimse bu insanların hayatlarına, mallarına ve kiliselerine saldırmasın, hor görmesin veya tehlikeye atmasın. Hatta bu insanlar başka ülkelerden devletime birisini getirirse, onlar da aynı haklara sahiptir.

Bu padişah fermanını ilan ederek burada, yerlerin, göklerin yaratıcısı ve efendisi Allah, Allah’ın büyükelçisi aziz Peygamberimiz Muhammed (S.A.V) ve yüz yirmi dört bin peygamber ile kuşandığım kılıç adına yemin ediyorum ki, emrime uyarak bana sadık kaldıkları sürece tebaamdan hiç kimse bu fermanda yazanların aksini yapmayacaktır.”

Bu merhameti, şefkati ve adaleti bu kadar güzel uygulayan insandan örnek almamak eksikliktir. Bence tüm dünya liderleri bu koruyucu inancı yönettikleri tüm halka Fatih gibi uygulamalıdır. İşte bu büyük insandan ibret almamız gereken ince sözler:

Babasına: Eğer padişah ben isem, size emrediyorum. Gelip ordunun başına geçin. Eğer padişah siz iseniz, gelip devletinizi düşmana karşı savunun.”

Yapmak istediğimi sakalımın bir teli bile bilseydi, sakalımın o telini hemen koparır ve yakardım.”

Dünya devleti ebedi değildir. Fani cihanda hiç kimse de ölümsüz değildir. İnsanların dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır.”

Hayatım boyunca Allah'ın emirlerinden dışarı çıkmadım. Allah'ın rızasını kazanmak için uğraştım. Tek gayem bu idi.”

Şeyhim Akşemsettin Hazretleri ile beraber yaptığım zikrin lezzetine, dünyaları bile değişmem. Eğer şeyhim izin verseydi, zikir yolunu tercih eder, saltanatı terk ederdim.”

Benim gücümün ulaştığı yerlere, sizin imparatorluğunuzun hayalleri bile ulaşamaz.”

Bu dünya ölümlüdür. Her fani gibi bende ölümü tadacağım.”

Ya ben, Bizans'ı alırım; ya da Bizans, beni.”

Fatih olmasaydım Ulubatlı Hasan olurdum.”

Kısacası: Fatih Sultan Mehmet; halkına eşit siyasi yaklaşımı, dini inançlara verdiği özgürlük anlayışı, serbest ticaret yapma anlayışı, ilim adamlarına verdiği değer anlamında ve yaptığı teknik buluşlar açısından, bütün dünya gençlerinin ve de liderlerinin örnek Muhteşem Hakan’dır.”

Gençler atalarınız sizlerin yüzünüzü kara çıkaracak, başınızı öne eğdirecek hiçbir adaletsizlik yapmamış tam tersine yapanları da cezalandırmıştır. Türk gençleri; atalarınızla övünmekten çekinmeyiniz; ama sadece övünmekle kalmayıp, mesleğinizde veya yaptığınız herhangi bir işte hep ileriye ve insanlık için çalışmaktan da geri durmayıp onların torunları olmaktan da geri kalmayınız!

Son Not: Bu yazıyı bitirdiğimde son dakika gelişmesi oldu. ABD ile Irak birlikleri Musul’daki DAEŞ’e karşı hareket başlatmışlar ve de DAEŞ’i yok etmek isteyen Türkiye’yi yanlarına almamak için de direniyorlar. Düşünün bir kere! Ne gariptir ki, ABD yönetiminin başında “HÜSEYİN B.O.” olmasına rağmen; Şii İran yönetimine (yani “Hz. HÜSEYİN” severlere) karşı olan ABD; eğer bugün Musul’da Şii asılı Irak Başbakanı ile birlikte DAEŞ’e karşı harekette bulunuyorsa bölgedeki Müslümanları sevdiğinden değil, PETRÖLÜ sevdiğindendir…. vesselam!