Çin borsasının yüzde 7’lik düşüş nedeniyle kapatılması, tüm dünya piyasalarını altüst etti. Çin ekonomisinin 2015 yılında yavaşlaması, kendi borsasıyla birlikte dünya emtia ve mali piyasalarında beklenmedik dalgalanmalara neden oluyor.

Çin, düne kadar izlediği mali serbestleşmeye, iç tüketime yönelik modeli durdurarak, yatırıma, ihracata yönelik yeni bir modele yöneldi. Bu modelin 2016’da kapasite fazlası sorunu yaratacağı, bunun da piyasalar, döviz oranları ve kaynaklar konusundaki rekabeti sertleştireceği konuşuluyor. Bu sertleşme, Ortadoğu’da, Karadeniz’in kuzeyinde, Kafkaslarda, Asya içlerinde, Pasifik’te oluşan fay hatlarını daha da kırılgan duruma getirecektir. Ünlü para sihirbazı George Soros, “Mevcut ortam bana 2008 krizini hatırlatıyor” diyor.

Dünya ekonomileri neden bu kadar duyarlı, neden bu kadar kırılgan?

Kuzey Kore’nin hidrojen bombası denemesi yaptığını açıkladığı gün Çin borsası yüde 7 düşüle açılınca, hemen kapatıldı. 6.5 trilyon dolarlık işlem hacmiyle dünyanın ikinci büyük borsası olan Çin borsası tarihinin en kısa seansını yaşamış oldu. Ağustos ayında alınan karar gereğince de olsa, kapatma kararının yarattığı tedirginlik tüm dünya piyasalarında büyük bir deprem yaşanmasına neden oldu. Çin borsasında yaşanan bu depremin en kötü sonucu, bu depremin yeni bir küresel krizin habercisi olarak tanımlanması oldu. Şimdilerde, Çin depreminin ne ölçüde yıkıcı olabileceği tartışılıyor.

Neler oluyor?

Dünya piyasaları ABD ve Çin’den gelen ekonomik verilere neden ve nasıl bu kadar duyarlı hale geldi? Çin’in yuanın değerini düşürmesi ya da Amerika’nın tarım dışı istihdam verileri, FED’in 25 baz puanlık faiz artışı kararı, gelişen ülkelerin yanı sıra, gelişmiş ekonomilerde de nasıl deprem etkisi oluşturabiliyor?

Dünya ekonomileri neden bu kadar duyarlı ve kırılgan?

DÜNYA EKONOMİLERİ BİLEŞİK KAPLARA DÖNÜŞTÜ

Bu soruların yanıtı, büyük bir olasılıkla, 80’li yıllarda estirilen küreselleşme rüzgarları ve sonuçlarıyla ilgili.. ABD öncülüğünde uygulanan ekonomik programlarla dünya ekonomileri bileşik kaplara dönüştü. ABD ve Çin gibi büyük ekonomilerde meydana gelen küçük çaplı bir dalgalanma, gelişen ekonomilerde büyük tsunamiler oluşturabiliyor.

Dünya ekonomilerinin bileşik kaplara dönüşmesinde en büyük etkenin, 2008 küresel krizi öncesinde ABD yatırım bankalarının CEO’larının kağıt üzerinde yarattıkları trilyonlarca dolarlık toksik varlıklar (sanal değerler) olduğu artık biliniyor. Başta Çin, Japonya ve AB ülkeleri olmak üzere tüm dünyaya pazarlanan bu toksik varlık dediğimiz sanal değerlerin, piyasalarda işlem görüp gerçek değere dönüştükten sonra, yeniden anavatanları olan ABD’ye dönmeye başlamaları, dünya piyasalarında açıklanması zor depremler oluşturabiliyor.

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olması dolayısıyla kasasında en fazla dolar olan ülke Çin. O nedenle Çin piyasalarında oluşan en küçük dalgalanma tüm dünya ekonomilerini etkiliyor. Hiçbir ülke, “Çin borsasından bana ne” diyemiyor. Çin borsasındaki hareketlenmelere bağlı olarak yuanın değer kaybetmesi gelişen ülkelerin kurlarına baskı yapıyor; yerel para birimleri de değer kaybediyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları da, parası değer kaybeden ülkelerin “jeopolitik risklerini” yükselttiklerinden, bu ülkeler kredi bulmakta zorlanıyorlar. Para, riskli piyasalardan uzaklaşma eğilimine giriyor, altın ve dolara yöneliyor; “güvenli liman”a kaçış başlıyor.

ABD TARIM DIŞI VERİLERİ KÖTÜ GELSİN” DİYE DUA ETMEK..

Küresel ekonomik tablo bu şekilde okununca, bütün gelişen ülkeler, diş sermayeye ihtiyacı olan ülkeler, “Aman ABD’nin tarım dışı istihdam verileri kötü gelsin, FED faiz artışı ima etmesin de, para ‘gevenli liman’a kaçmasın” diye dua ediyorlar..

Çin gibi büyük ekonomilerin durgunluğa girmesine bağlı olarak yaşanmakta olan dalgalanmalar artınca da, “Acaba ABD küresel liderliğini sürdürme, doların saygınlığını koruma adına yeni bir küresel kriz kurgulayabilir mi?” sorgulaması başlıyor. Baksanıza, George Soros, Çin kaynaklı dalgalanmaları değerlendirirken nasıl bir “müjde” vermiş: “Çin yeni bir büyüme modeli bulmakta zorlanıyor. Yuanın devalüasyonundan kaynaklanan sorunları dünyanın diğer ülkelerine transfer ediyor.” Pozitıf faize dönmenin gelişen dünya için büyük sorun olduğunu belirten G.Soros, sonunda tüm dünyanın moralini bozan bombasını patlatmış: “Mevcut ortam bana 2008 krizini hatırlatıyor.”

Söylentisi, gerçekleşmesinden kötü sonuçlar doğurabilecek durumlar için söylenmiş bir söz vardır; “Şuyuu vukuundan beter” derler. George Soros’un değerlendirmesi de öyle bir olumsuz durum yarattı dünya piyasalarında.. Doların ani fırlamasıyla tüm dünya ekonomilerinde hesaplar, beklentiler, plan ve programlar şaştı. Soros’un değerlendirmesiyle tüm dünya şimdi yeni bir kriz beklentisine girdi.

SOROS’UN DEDİĞİ GİBİ YENİ BİR KRİZ YAŞANIR MI?

Yeni bir ekonomik kriz yaşanır mı? Siber savaşların, vekalet savaşlarının yaşandığı bir dönemde, para da bir silahtır. Birileri, kağıt üzerinde ürettiği toksik varlıkları pazarlayarak sanal değerleri gerçek değere çevirebilme becerisi kazanmışsa, yeni bir küresel ekonomik uzak bir olasılık sayılmamalı.

2015, ABD-AB cephesi ile diğer küresel aktörler arasında bir denge arayışı yılı olmuştu. Bu denge arayışları, başta Ortadoğu olmak üzere, dünyanın pek çok bölgesinde çok kırılgan ekonomik ve siyasi fay hatları oluşturdu. Küçük bir dalgalamanın oluşturacağı dalgalanma büyük tsunamilere yol açabilir.

Geçen gün yaşadık, gördük; Çin borsasının yüzde 7’lik düşüş nedeniyle kapatılması, tüm dünya piyasalarını altüst etti. Çin ekonomisinin 2015 yılında yavaşlaması, kendi borsasıyla birlikte dünya emtia ve mali piyasalarında beklenmedik dalgalanmalara neden oluyor.

Çin, düne kadar izlediği mali serbestleşmeye, iç tüketime yönelik modeli durdurarak, yatırıma, ihracata yönelik yeni bir modele yöneldi. Bu modelin 2016’da kapasite fazlası sorunu yaratacağı, bunun da piyasalar, döviz oranları ve kaynaklar konusundaki rekabeti sertleştireceği konuşuluyor. Bu sertleşme, Ortadoğu’da, Karadeniz’in kuzeyinde, Kafkaslarda, Asya içlerinde, Pasifik’te oluşan fay hatlarını daha da kırılgan duruma getirecektir.

Hades’in Kraliçesi ne der bilemeyiz, ama 2016 her açıdan zor bir olacak..