WASHINGTON

ABD Başkanı Barack Obama’nın, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütüne ilişkin açıkladığı strateji tartışılmaya devam ediyor.

IŞİD ile mücadele kararı, ABD’nin denizaşırı ülkelere her türlü müdahalesine soğuk bakanlar hariç genel anlamda benimsendi. Ancak, IŞİD ile mücadele için ortaya konulan strateji içinde netlik kazanması beklenen noktalar bulunuyor.

Stratejiye dair ilk çekince, sahada Amerikan askeri olmadan başarı sağlanıp sağlanamayacağı.

Bazı uzmanlar, köşe yazarları ve Kongre üyeleri, ABD’nin sadece IŞİD hedeflerini havadan vurarak ve karada Irak güçleri ile Suriyeli muhaliflerden “medet” umarak örgütün yok edilemeyeceğini düşünüyor. Bu kesimlere göre, ya ABD sahaya sınırlı sayıda özel birlik göndermenin yolunu bulmalı ya da bölge ülkelerinin de sahadaki çatışmalarda elini taşın altına sokmasını sağlamalı.

Ilımlı muhaliflerin belirlenmesi ana endişelerden

Stratejiye yönelik ikinci ve belki de en çekinceli konu, Suriyeli ılımlı muhaliflerin nasıl belirleneceği ve eğitileceği.

Özgür Suriye Ordusu genelinde birbirinden farklı birçok grubun bulunduğu ve hangisinin ABD’nin istediği tarzda “ılımlı” olduğunun keşfedilmesinin zor olacağı, zaman alacağı ve sonrasında da bunların eğitilmesinin zaman gerektirdiği belirtiliyor. IŞİD ile mücadele stratejisinin en az 3-5 yıllık bir süreci kapsadığına dikkati çeken yorumlar göz önüne alındığında, bu durum, Washington’da bazı kesimlerde ABD’nin bölgede yeni ve içinden çıkamayacağı bir bataklığa mı sürükleneceği yönündeki üçüncü soruya yol açıyor. 

Böylesine kapsamlı bir stratejinin ABD’ye ne kadara mal olacağı ise yönetimin bu konuda kesin bir takvim ve bilanço sunmaması nedeniyle tartışmalara neden oluyor. Bu noktada ABD’nin stratejisinin ancak güçlü koalisyon varlığına bağlı olduğu ortaya çıkıyor. Bu koalisyonun nasıl olacağı, hangi ülkelerin ne kadar katkı sağlayacağı ise merak ediliyor.

ABD savaşta mı değil mi?

Washington’daki başka bir soru da ABD’nin yeniden savaşa girip girmediği.

Obama, IŞİD stratejisini ilk açıkladığında, bunu Yemen’deki gibi “terörle mücadele faaliyetleri” şeklinde tanımlayarak, savaş teriminden uzak durmuş, hatta bu stratejisinin “Irak ve Afganistan’daki savaşlardan farklı olacağını” açıklamıştı.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de Obama’nın sözlerini takiben, geçen haftaki televizyon röportajlarında, IŞİD ile mücadelenin “savaş” ifadesiyle açıklanmasını doğru bulmadığını belirtmişti. Ancak, Kerry’nin sözlerine yönetimin düzeltmesi de gecikmedi. Hem Beyaz Saray hem de Pentagon sözcüsü, “IŞİD ile savaş halindeyiz” dedi.

Yine de Obama yönetimi, IŞİD için kullandığı “savaş” kavramı ile “Irak ve Afganistan savaşları”nı ayırt etmek istiyor. Yönetime göre, savaş ifadesi, terörle mücadele anlamında kullanılıyor.

Obama yönetimi Kongre turunda

Obama yönetimi, bu hafta Kongre üyelerini stratejiye ikna etmek ve Suriyeli muhaliflere askeri ekipman ve eğitim desteğinin onaylanmasını sağlamak için yoğun lobi faaliyetleri yürütüyor. ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Savunma Bakanı Chuck Hagel ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey, Kongre’nin ilgili oturumlarına katılacak.

Stratejinin ayrıntılarına ilişkin Kongre üyelerinden farklı yaklaşımlar geliyor.

Bazı kesimler, Obama’nın bu stratejide çok geç kaldığını düşünüyor. Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner, stratejiyi hazırlamanın çok zaman aldığını belirtirken, strateji hakkında birçok soru bulunduğunu, Irak güçleri ile Suriyeli muhaliflerin eğitilmesinin ve etkin hale gelmesinin uzun bir sürece yayılacağını kaydetti.

Senatör John McCain ve Lindsey Graham’ın başını çektiği “şahin” kanat ise IŞİD’e karşı daha güçlü eylemlerde bulunulmasını istiyor. McCain, stratejinin eksik olduğunu ifade ederek, “Obama, IŞİD’in gücünün azaltılması ve yok edilmesi konusunda doğru bir hedef belirledi ama Başkan’ın planı IŞİD’i yok etmek için yeterli değil” diye konuştu.

ABD’nin Irak ve Afganistan’dan sonra Irak’ta tekrar yeni bir savaşa sürüklenmesini istemeyen bazı Kongre üyeleri ise stratejiye kuşkuyla bakıyor. Kimi Kongre üyesi ise Obama’nın yaklaşımı dengeli buluyor.

Kongre üyelerinin onayı ve desteği ise Obama’nın stratejisinin uygulanabilmesinin ana dayanaklarından biri olacak.