Futbolda yaşanan yaz tatili tamamlandı ve liglerde karşılaşmalara start aldı. Takımlarımız yaptıkları transferlerle kadrolarını güçlendirdi ve uzun bir sezona yayılan mücadelenin sonucunda, başarılı olabilmek için hem para, hem de çaba harcadı. Öncelikle tüm takımlarımıza 2015-2016 sezonunda başarılar, verdikleri emek ve çabanın karşılığını almalarını diliyorum.

Evet gibi futbol mevsimi açıldı ve spor sayfalarına yeniden renk, kalemlere ise yapacak haber ve yazacak konular çıktı. 

Ancak dikkat ettim; kaos, karmaşa ve bulanık sulardan nemalanan kalemler hemen mikserlik misyonlarını üstlenip, daha ilk haftadan kamuoyunun zaten bozuk olan ruh hallerini daha da karıştırma çabası içine girmişler.

İşte size Erman Toroğlu…

Hazret (!) Sabah gazetesindeki köşesinde hemen ligin biletini ve alışılageldik ahkamını kesip, Fenerbahçe’yi kayırılmakla, hakem Fırat Aydınus’u da kayırmak suçuyla idam sehpasına göndermiş bile.

Bu arada, aynı yorum diğer takımlar için de olsaydı aynı tepkiyi verip, aynı sözleri söylerdim belirteyim…

Toroğlu ‘Aydınus’un yüreği yetmedi’ başlıklı yazısında Fenerbahçe Eskişehirspor maçının hemen başlarında olan ve Fernandao’nun Eskişehirspor kalesi önünde düşmesine hakemin sarı kart vermemesini, bu başlık altında yerden yere vurmuş.

Doğrudur, o pozisyona sarı kart da gösterilebilir. Ancak, Fırat Aydınus o kartı göstermeyerek, maçı Eskişehirspor’dan alıp acaba Fenerbahçe’ye mi vermiştir? 

Basit, her maçta en az üç beş tane örneği yaşanabilecek, bir taktir durumunu bu kadar dramatize ederek, nasıl böyle bir yargıya varmıştır anlamak güç. 

Peki aynı Fırat Aydınus’un iki sezon önce yine Eskişehirspor karşılaşmasında Caner Erkin’i hiç hak etmediği bir kararla oyun dışına gönderirken neden aynı yorumu yapmamıştır? Sormak lazım…

Hakemliği döneminde yaptığı hatalara dair notlarla bir kitap yazılabilecek Toroğlu, her yıl üstlendiği misyon neticesinde açık ve aleni yaptığı Fenerbahçe düşmanlığına bu yıl daha ilk haftada başlamıştır. Bu durum hayli kaygı vericidir.

Bu arada yazısının içinde, tüm futbol kamuoyunun ortak kanısı olan Fenerbahçe kadrosunun iyi oluşuna da, şirinlik yapmak adına değinen ancak o şirinliğin altında bile düşmanlık dürtülerini gizleyemeyerek satır arası göndermeler yapan Toroğlu’na, önce beşikteki bebeklerin bile malumu olan renkteki formasını sırtından çıkarmasını öneriyorum. Bitirimhane ağzıyla yaptığı yorumlarla, zaten erozyon içindeki dilimize ihanet eden Toroğlu’nu, en azından yazı yazdığı maçlarda tüm takımları, forma renklerine göre değil, performans düzeylerine göre değerlendirmeye davet ediyorum. Bu beklentimin kendisi için hayli zor olduğunun da bilincindeyim. Ancak, hem meslek etiği, hem de insani kavramlar adına bu isteğimde ısrar ediyorum. 

Ekran önünde yaptığı şaklabanlıklardan sıkılmışken, bir de gazetesindeki köşesinde bu işi sürdürmesine tahammül etmek zor diye düşünüyorum.

Kalın sağlıcakla…