En sevilen yemeğin son lokmasında sürekli doyan "Ben doydum çocuklar,siz devam edin" rutiniyle, ağlamasının bile yasak sayıldığı, acısı katarlar kadar olsa da, otuziki dişiyle gülen, en olmaz acıyı ya sabır taşında ezen, hocam Yılmaz Karabas'ında  dediği gibi  "Acılar sine sine, Hazine oldu sine" mısralarının belkide en büyük anlam bulduğu babalarımızın, babalar gününü canı yürekten kutluyorum.

Benim gibi babaları ahiret hayatına intikal etmiş evlatlara da başsağlığı dilerken, babamı ve babalarını da emanetin tek ve gerçek sahibi olan Allah'a, El-Vedut ismi tecellisiyle emanet ediyorum.

Bu duygularla şu hakikati de belirtmeden geçmek istemiyorum.

Eğer bir ülkede acizler, düşkünler bakımevinde evladı hayatta olduğu halde hayatının geri kalanını tamamlayan baba ya da anne varsa, o evlat hangi dinin mensubu olursa olsun vicdanın süzgecinde sınıfta kalmıştır.

Vicdan benlik, din tercihtir.

Bu efkârâ malik evlatlar, ancak din ile vicdansızlığı kapatırlar.

Sömürü sisteminin anma günlerinde vicdani mastürbasyon yapıp, evlerine dönüşlerinde ki ahvalde, geride mahsun ve muzdarip babanın duygularının karşılığını o evlada  yaşatacak cehennem azabı hafif kalır.

Bu günün vesilesi ile de asil hakikati anlatmış olmaktan, anlayanlar nezdinde ferah bulduğumu belirtiyor, Hayırlı Ramazanlar diliyorum!

Doğru yolda olana selam olsun!