Değerli  büyüklerim ve sevgili okurlarım,

Korona’ ya karşı  amansızca  mücadele verirken devre arkadaşım Emekli Albay Bülent Ünsal’ın  2019 yılında KHO-1968 WEB sitesinde  kaleme aldığı bir yaşanmışlığı maalesef ıskalamışım.   

Benim durumumda olan birçok  meslektaşım  aynı nedenle bu paylaşımdan yararlanamayınca  bu kez  başka bir devre arkadaşım Emekli Albay Ahmet Avcı idmanımıza yetişti.  Önemi tartışılmaz bu  erişimi birkaç gün evvel  - devremize ait siteden- tekrar  paylaştı.  

Teşekkürler sevgili Ahmet Avcı kardeşim! 

 Yazımın  baş aktörü olan  Bülent Ünsal’ı tanıtmadan önce  sizlere, -samimiyetle cevap vereceğinizi bildiğim - birkaç   sorum olacaktır!.

“Ülkemizde,  askerlikten, bilime,  güzel sanatlardan,   ihtiyaç duyulan  her konuda  kıymetli  bilgileri Türk ordusunun askeri öğrencilerine  kimler aşılıyordu”  desem?!

Hep birlikte; “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Eğitim ve Öğretim kurumlarında hizmet veren   aydın görüşlü,  vatansever öğretmenler  aşılıyordu ” dersiniz. 

Peki,  askeri  okullardan  yetişen ve dünyanın da  takdirini kazanmış en önemli isim  kimdir dersem ?!  

Yine bir ağızdan57 yıllık yaşamında verdiği  mücadelelerle Laik, Demokratik ve  Sosyal hukuk sistemini hayata geçiren,  bu temel üzerine kurulu olan   Cumhuriyet rejimini ilelebet yaşatılması  adına bizlere armağan eden  Mareşal, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür”, diye haykırdığınızı duyuyorum. 

 Verdiğiniz cevapla, NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE  deyişi  içinde  vücut  bulan   ‘Milliyetçilik’ anlayışını  ilke edindiğinizi bildiğim içindir ki,   vatan aşkıyla tutuşan sizlere sonsuz TEŞEKKÜR EDİYORUM!

Kısa zamanda Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleriyle temeli sağlamlaştırılan bir Türkiye’de bir asrı başarıyla  geride bıraktık. Nice yüzyılları  aynı ilkeler doğrultusunda yaşatacağımızın teminatı  olan pek çok kişinin  bu askeri  okullarda yetiştirildiğini unutmamak gerekiyor!.

Bu düşünceden hareketle  kendimi bildim bileli Askeri okullarla   sivil okullardan yetişenlerin   karşılaştırması yapılırdı. Çıkan sonuç nedir derseniz? Askeri okullarda eğitim görenlerin  sivil okullardan yetişenlerden   her  branşta açık ara önde olduğuydu.

Biz askerleri   yetiştirenlerin   yurdun  her yöresinde üstün hizmetler yaparak adlarını  tarihe altın harflerle yazdırdıklarını  biliniz içindir, şimdi anlatacaklarım!...

Askeri okullardan yetişen  yüzlercesinden  birkaç örnek vermek gerekirse İsmet İnönü, Ali Fethi Okyar, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Recep Peker ve daha niceleri…saymakla bitmez, inanın bana!

Yine askeri okullardan mezun olan ve fakat çeşitli nedenlerle  ayrılmak durumunda kalan değerler vardır, devlet adamı, bilim insanı, ressam, yazar, şair ve benzerinden oluşan!.  

Binlercesinin içinden zihinlere  kazınmış  birkaç  değeri  belirtmekle  yetineyim.

Nazım Hikmet, Ömer Seyfettin,  Fazıl Hüsnü Dağlarca, Aziz Nesin, ismini hatırlayamadığım niceleri…Hepsi askeri okullardan  mezun olmuştur.  Söz konusu vatansa -önemi tartışılmayan-  her konuda  ders alıp vererek  olgunlaşmış, tecrübe kazanmış,  vatanını  seven ve uğruna canını vermekten asla çekinmeyen   kişilerdir, bu değerler!… 

SONUÇ OLARAK:

Güzide ilim irfan yuvalarından olan    Kuleli Askeri Lisesi (İstanbul), Maltepe Askeri Lisesi  ( İzmir) ve Işıklar Askeri Hava Lisesi ( Bursa ) 2016 tarihinde  669 sayılı  Kanun Hükmünde Kararname ile söndürülmüştür!   

Lafı fazla uzatmadan Askeri Okullardan  başarıyla mezun olmuş ve de kıta hayatındaki başarıları da her türlü takdirin üzerinde olan  bir arkadaşımdan  bahsetmeye geldi sıra…

ADI : Bülent Ünsal

Emekli Topçu Kıdemli Albay…

Askeri okulların yetiştirdiği binlercesinden biridir,  O!  Yazımın başındaki Fotoğraf: 1963-1966 yılları arasında okuduğu Erzincan Askeri lisesine (Şimdi aynı binalarda  3 ordu komutanlığı konuşlanmıştır. )  2019 yılında yaptığı ziyaretten  bir anıdır.

Tebrikler sevgili  Bülent Ünsal kardeşim..

65 yıl  önce  başlayan askeri okullardaki  öğrencilik anılarımızı  bugünlere taşıyıp bizleri  onurlandırdığın  için.   

Yeri gelmişken bahsetmeden geçemeyeceğim,   Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün  çok değer verdiğim  ‘Asli Mektep Kıtadır’ deyişi hakkında  birkaç hususu dile getirmek  isterim.

Başta askerlik mesleği olmak üzere tüm mesleklerde  yalnız  teorik bilgilerle yetinmek  başarılı olacağımız  anlamına gelmiyor.

Başarılı Olmanın Şartı;  Okullarda Öğretilenlerle Yetinmeyip   Sahada Bizzat  Uygulayarak Tecrübe Kazanmaktan Geçiyor!

Değerli silah arkadaşım  Bülent Ünsal , kıta hayatında edindiği üstün becerilerini ( Komando ve  Paraşütçülük dalında )   sahaya yansıtarak   yurdun en ücra köşelerinde  yaptığı görevlerle başarılarına başarı katmıştır.

Bu nedenledir ki, mükemmel paylaşımınla  bizleri eski günlere götürüp duygulandırdığın, onurlandırdığın ve heyecanlandırdığın  için  Berrak Hafızana,  Kalemine, Aklına, Diline, Emeğine ve  Yüreğine Sağlık Versin, yaradan!

Lafı fazla uzatmadan  devre arkadaşımın enfes yazısıyla sizleri  baş başa bırakıyorum..

BÜLENT ÜNSAL'DAN ANADOLU TURU:

Uzunca bir süredir ANADOLU TURU düşlerimden çıkmıyordu.

Kısmet bu yılmış. Ağustos ayının 27 sinde yola çıktık.  İzmir’den hareket ederek sırası ile Konya – Kayseri – Sivas – Erzincan Kemaliye – Erzincan – Erzurum – Kars Sarıkamış – Kars – Ardahan – Erzurum Oltu – Tekrar Erzurum(Refahiye ve Suşehri üzerinden) Amasya merkezlerinde 27 gece konakladık. 

Toplam 4386 km. yol kat ederek Ankara üzerinden evimize döndük.

Yollarda ve konakladığımız yerlerde pek çok resim çektik.  Çok şey ifade eden 264 adedini sizlerle paylaşıyorum.

Bu vesileyle  Anadolu’muzda Osmanlı’dan daha çok Anadolu Selçuklularının derin izler bıraktığını bir kez daha gördük.

02-03 Eylül günleri  Sivas valiliğinin himayesinde ( barınma ve yemek dahil ) 81  ilimizden  yüzlerce  çocuğumuzun katılımı ile  Sivas kongremizin     (04 -11 Eylül  1919 ) yüzüncü yılını ‘’ 100 üncü yıl Milli İrade ve Çocuk Şenliği’’ adı altında  coşku ile kutladık.

Hemen hemen her bir çocukta bayrağımız ve geldikleri illerin ismi yazılı tişörtler ruhumuzda derin izler bıraktı..Gözlerimiz dolmadı desek yalan olur.

Her yörenin kendine özgü tatlarını arkamızda bıraktık. Konya’da etli ekmek, Konya Akşehir’de tandır, Kayseri’de mantı ve tabii ki pastırma, Sivas Gemerek ve Sivas merkezinde sadece bu yöreye özgü Sivas köftesi, yine Sivas’ta Lezzetçi çorbacısında ayak paça ve işkembe çorbası, aynı şekilde Erzurum’da ayak paça, lahana sarma ve Erzurum’a özel Erzurum mantısı, Kars’ta meşhur Kazevi lokantasında kızarmış kaz ve yanında bulgur pilavı, Erzurum Oltu’da cağ kebabı  ( erkek keçi-teke etinden ) nasibimiz oldu.

Erzincan – Kemaliye ( Eğin ) ilçemizi çok merak ediyorduk..Bu ilçede 1915 yılına kadar Ermeni halkı çoğunlukta..Sivas’tan Erzincan’a doğru giderken Refahiye’den güneye doğru 110 km. yolu kat ettik ve İliç ilçesini de geçerek hedefimize ulaştık.

.İlçe Fırat  nehrimizin dar bir kanyonuna yerleşmiş durumda..Resimleri incelerseniz ilk ve son resimlerde ürkütücü dar tünelleri ve derin kanyonun üzerinden demir köprü geçişini göreceksiniz.

‘’ Bozkurt ‘’ Otelde geceledik. Otelin lokantasındaki yemekler ve kahvaltı çok güzeldi..İlçeden İliç sonrasında Kemah ilçesini aşarak Erzincan’a ulaştık.

Erzincan’da askeri lisemizi ziyaret ettim..Ordu Genel Sekreteri albayım sağ olsun yanımdan hiç ayrılmadı. İçeride resim çekmeme izin vermediler. Ordu foto filim astsubayımız kayıtları yaptı ve bana digital kanallardan gönderdi.

Okulumuzun kuzeyindeki tel çit ile Kurutilek köyü arasından yol geçmiş..Dolayısı ile tekel ürünleri satan Sabri Dayı’nın dükkanı kapanmış.

Sinema salonumuz ( Selman Işık!..Selman ses!..),hamamımız ve okul mutfağımız aynen duruyor..Dekovil hattımız ve  galvanizli saç yemekhanelerimiz çoktan yer ile yeksan olmuş.

En güzel futbol maçlarının oynandığı futbol sahamız yok. ‘’E’’ şeklindeki binamızın orta ucu bayağı uzatılmış ve Ordu Karargahının en görkemli bölümü olmuş.

Diğer bir konu ise şehir izninden Okulumuza dönerken dört evlerden sonra çapraz bir patikadan kestirmeden yürüyerek Okul Nizamiyesine ulaşırdık.

Bu yola üçgenin  ‘’ hipotenüsü’’ diyelim. Üçgenin uzun dik kenarının doğu kesiminde ise büyük bir arazi kesiminde koşulu topçu taburu vardı. İçerisinde aynı zamanda Okulumuzun hizmet birliği vardı..Subaylar mahmuzlu çizme giyerlerdi..İmrenirdik..

Aradan 57 yıl geçmiş..Şimdi bu geniş alanda Erzincan Orduevi ve bol miktarda lojman ile geniş otoparklar mevcut.

Sivas’tan itibaren daha doğu alanda bol otlaklarda hayvancılığın çok gelişmiş olduğunu memnuniyetle izledik.

Kars’tan Ani harabelerine giderken (Ermenistan sınırına 46 km.) 

1991 – 1993 yıllarında sınıra doğru 26’ıncı km.de terörün zirve yaptığı yıllarda SUBATAN Hudut Tabur Komutanlığını yapmış Mustafa Turgut KÖREZ arkadaşımızın ne kadar zor ve uykusuz geceler geçirdiğini yaşadım. Taburunu ayrıntılı bir şekilde dolaştık. Askerleri yine çakı gibi..

Dört yıl görev yaptığımız Erzurum Oltu’da  246’ıncı   P.Alay komutanı

Şerafettin ENER Albayım ile Borhane bölgesine birlikte diktiğimiz yüzlerce çam ağacının 45 yıl sonra şimdi çam ormanına dönüştüğünü görmek beni pek çok sevindirdi…

Yaradan bu günleri görmeyi bize nasip etti.. 

Artık daha mutluyum.. 04 Ekim 2019

Bülent ÜNSAL