Ağustos ayı Türk tarihinde zaferler ayıdır. İki büyük zafer vardır ki; birisinde Anadolu yurt edilmiş, diğerinde ise Anadolu yurt olarak–ebediyen kalacaktır-elimizden kalmıştır. İlk zafer 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferidir. Yer: Anadolu Devletler:  Selçuklu Devleti hükümdarı: Sultan Alparslan. Bizans İmparatorluğu hükümdarı: Romen Diyojen
Sebep: Bizanslılar Türkleri Anadolu'dan atmak ve İslamiyet’in yayılmasını önlemek istiyorlardı.
Sultan Alpaslan, savaş başlamadan evvel, değerli komutanlarından Sav Tigin’i Diyojen’e elçi gönderdi. Sultan Alparslan’ın heyeti, 25 Ağustos 1071 sabahı, Bizans ordugâhında hafife alınıp, hakarete uğradı. Diyojen, heyet başkanına; “Kışlamak için İsfahan’ın mı, yoksa Hemedan’ın mı” daha iyi olduğunu sordu. Barış teklifini şiddetle reddedip; “Sultanınıza söyleyiniz; kendileriyle sulh müzakerelerini Rey’de yapacağım, ordumu İsfahan’da kışlatıp, Hemedan’da sulayacağım” dedi. Heyet başkanı da, Diyojen’e; “Atlarınızın Hemedan’da kışlayacaklarından ben de eminim, fakat sizin nerede kışlayacağınızı bilemiyorum” diyerek, gereken karşılığı verdi.
Sonuç: Alparslan'ın dâhi savaş stratejisi, kendine aşırı bir şekilde güvenen Romen Diyojen'in esir edilmesine yetti. Esir düşen Romen Diyojen ile Sultan Alparslan'la arasında geçen konuşmasında Sultan, imparatora:
-Zaferi sen kazansaydın bana ne yapardın? İmparator:
-Sen, benim veya adamlarımın lütfuna terk edilmiş olsaydın, ya başım kesmelerini veyahut bir darağacına asmalarım emrederdim. Sultan sonra yüksek sesle;
 -Sana ne yapacağımı sanıyorsun? İmparator:
-Üç ihtimal var. Ya beni öldürtürsün, ya kendi ülkelerinde dolaştırır, teşhir edersin, ya da! Yapamayacağın işin söylenmesinde zaten bir fayda yoktur Sultan Alparslan:
-Sen yine de söyle!  İmparator:
-Affedilmemdir. Sultan Alparslan:
-Ben zaten senin hakkında aftan başka bir şey düşünmedim, dedi.
Sultan Alparslan, imparatorla anlaştıktan sonra onu korumak için yanına 200 kişilik bir muhafız birliği verdi. Onu bir kilometre kadar mesafeye kadar uğurladı. Bu uğurlama sırasında imparator Selçuklu Sultan’ının yanında yaya yürümek istediyse de Sultan, buna mani oldu. Ayrılacakları zaman kucaklaştılar. Fakat İstanbul'a gelince Romen Diyojen'i hile ile yakaladılar ve gözlerine mil çektiler (kızdırılmış çelik kalemle gözlerini kör ettiler).
İkinci Zafer Başkomutanlık Meydan Muharebesi zaferidir. Tarih, 26 Ağustos 1922 Yer: Anadolu Devletler:  TBMM hükümeti Başkomutanı: Mustafa Kemal. Yunanistan Başkomutanı: Triokopis
Sebep: Yunanlılar; “geride bir tek ferdi kalmamak üzere Türkiye'nin tamamıyla yok olmasını ne kadar isterdim” diyen Vassilios'un sözüne harfiyen uymak istediler ve harekete geçtiler.  Yine, Yunanlılar, Türk Ordusu’nu yenilgisini tamamlamak ve kesinleştirerek, bütün Anadolu'yu egemenlikleri altına almak, eski Bizans İmparatorluğu'nun yeniden kurmak (Megalo İdea) amacıyla hareket ediyorlardı. Türk Milleti'nin amacı ise sadece Türk yurdunu saldırganlarda korumak ve kurtarmaktı.  
Sonuç: 2-3 Eylül 1922'de Yunan orduları Başkomutanı General Trikopis, Türk ordularının 5. Kafkas Tümen Komutanı Kurmay Albay Dadaylı Halit Bey (Akmansü) tarafından teslim alındı. General Trikopis daha sonra Mustafa Kemal’in huzuruna çıkarılışını hatıralarında şöyle anlatır:
-Mustafa Kemal'in odasına girdiğim zaman O, ayağa kalkarak dostane bir şekilde beni karşıladı ve Fransızca hitap ederek şunları söyledi:
-Unutmayın ki, Koca Napolyon da esir olmuştu. Siz vazifenizi tam olarak ve sonuna kadar yaptınız. Biz de sizi takdir ve size hürmet ediyoruz siz burada esir değil. Misafirsiniz. Sonra bana sordu:
-Küçük Asya Orduları Komutanlığı’na tayin edildiğinizi biliyor musunuz? Ben cevap verdim:
-Hayır! Bu cevabım üzerine, Mustafa Kemal bana Küçük Asya Krallığı Başkomutanlık görev atandığımı ve bu belgelerin kendilerinde olduğunu söyledi. Tekrar bana dönerek, bir isteğimin olup olmadığını sordu. Bende, İstanbul’daki eşim ve kızıma iyi durumda olduğumun bildirilmesini istedim. Mustafa Kemal, emrindekilere derhal İstanbul’a haber iletilmesi emrini verdi. Daha sonra esaret hayatında serbest bırakılıp, (Cafer Tayyar Paşa'ya karşılık) Yunanistan'a giden Trikopis memleketinde yargılanmaya tabi tutulmuştur. Anadolu’daki savaş için son sözü de şu olmuştur: “Biz yabancı devletlere âlet olduk.” İnşallah bundan sonra Yunan yöneticileri hiç olmazsa Kıbrıs meselesi için bu sözden ibret alırlarda dostluklar devam eder. 
İşte tarihte ibret verici iki olay; amaç aynı, sebep aynı, sonuç aynı, yer aynı; tarih devam ediyor olayları tekrar ettiren taraflardan ibret alan yine Türk tarafı, ibretler veren de Türk tarafı... “Tarih ne işe yarar,” diyenler bu örnekler bizi biraz daha tarih okumaya ve tarihten ibretler almamıza yöneltmeyecek mi? Mustafa Kemal'in Trikopis'e davranışına gelince, 26 Ağustos 1071 'de Malazgirt'te yenilen Romen Diyojen'e, Alparslan nasıl davranmışsa, Mustafa Kemal’de Trikopis aynısını yapmadı mı? Bu iki liderin mensubu olduğu millete soykırımcı diyenler bu iki savaşın sonucuna baksınlar da biraz da olsa utansınlar. Allah aşkına tarih daha nasıl işe yarasın! Kısacası; geçmişte olduğu gibi ve bugün de bu kutsal vatan için can veren tüm şehitlerimize rahmetler olsun.