Fenerbahçe’de gerçekten enteresan şeyler oluyor. Önceki hafta oynanan derbinin ardından İsmail Kartal’ın yayıncı kuruluşun kamerasına, “Galatasaray karşısında haddimizi bilerek oynadık” açıklaması Sarı Lacivertli kulüpte hayli tepkilere neden olurken, Aziz Yıldırım’ın çıkıp, “Ben İsmail’le konuştum. Bir daha bu şekilde laflar söylemeyecek” demesi, konuyu çok daha ilginç boyutlara taşıdı.
Kartal’ın sözleri ne kadar anlamsızsa, başkan Yıldırım’ınkiler de bir o kadar gereksiz ve basiretsiz. Yani, ‘al birini vur ötekine’…
Aslında Aziz Yıldırım’ın bu sözlerine çok da şaşırmamalı. Her şeyi iyi bildiğini savunan ve soyunma odasına girip, takıma doğrudan müdahale etmeyi, teknik direktörlerinin işine karışmayı görev edinen Yıldırım’ın, böyle bir söylemde bulunmasını da normal karşılamalı herhalde diyelim ve sözü, Galatasaray’a getirelim.
Sarı Kırmızılı camiada da son derece hareketli ve çalkantılı bir süreç yaşanıyor. Öncelikle Galatasaray’ın 35. başkanı Duygun Yarsuvat’ın öncelikle Galatasaray ve Türk sporuna hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Yönetim kurulu listesinde Hamdi Yasaman, Dursun Aydın Özbek, Mehmet İpekdokuyan, Abdurrahim Albayrak, Mehmet Can Topsakal, Cem Kınay, İsmail Sarıkaya, Mete İkiz, Ahmet Tunç Akan, Ebru Köksal’a yer veren, denetim sicil ve disiplin kurullarında da, camianın önemli isimlerine yer veren Yarsuvat, beklentilerin ötesinde sandıktan çıkmayı başardı.
Toplam 15 sandıkta, Alp Yalman’ın 1566 oyuna karşın, 1777 oyla göreve gelen Yarsuvat camianın ileri gelenlerinin bile, ‘sürpriz’ olarak değerlendirdiği biçimde seçilerek koltuğa oturdu.
Sarı Kırmızılı kulübün ağır toplarının neredeyse ‘kesin’ gözüyle baktıkları Alp Yalman’ın, seçilememesinin altındaki neden, bir sonraki seçim sürecinin 2016 yılında olacağını ilan etmesi, buna karşılık Yarsuvat’ın ise 2015 yılında seçime gidileceğini ve o seçimde aday olmayacağını deklare etmesi olarak gösteriliyor. Yani bir anlamda geçiş süreci olarak nitelendirilen bu dönemin ardından, Yarsuvat’ın Galatasaray’da geleceğin Sarı Kırmızılı kulübünü oluşturmak isteyen başkan adaylarının önünü açacağını söylemesi en önemli avantajıydı deniyor. Ayrıca Abdurrahim Albayrak isminin de bu yarıştaki dengeyi Yarsuvat lehine çeviren çok önemli bir unsur olduğunun da altını çizmek gerek.
Bu arada, Şampiyonlar Ligi’nde Borussia Dortmund’dan evinde dört gol yiyen Galatasaray’ın yara sarmak, moral depolamak için çıktığı İstanbul Başakşehir karşısında da 4-0 kaybetmesi, başta Abdurrahim Albayrak olmak üzere, başkan ve yeni yönetime göreve gelir gelmez kötü bir ‘hoşgeldin’ oldu.  
Öyle ya da böyle Galatasaray’da ipi göğüsleyen isim Yarsuvat ve Sarı Kırmızılı camiaya yeniden hayırlı olsun deyip, biraz da Beşiktaş ve Trabzonspor’un Avrupa’da estirdiği fırtınaya göz atalım.
İki takımımız da, hafta içinde rakipleri karşısında aldığı güzel sonuçlarla hepimizi mutlu ettiler. Özellikle de Beşiktaş’ın Partizan’ı rakip sahada dört golle yenmesi, futbol tarihimize yazılan önemli bir zaferdir. Biliç’in öğrencilerinin aldığı bu galibiyet, takımımızın gruptan çıkması anlamında çok önemli bir sonuçtur. Trabzonspor’un ligdeki performansının aksine Avrupa’da gösterdiği başarı, Lokeren karşısında da sürdü. Bordo Mavili takımın aldığı 2-0’lık galibiyet, bir aksilik olmaması halinde onlara da gruptan çıkmaları anlamında büyük bir avantaj sağlayacaktır. Her iki takımımızı da yürekten kutlayıp, kalan maçlarında başarılar dilerken, aldıkları her puanın, ülkeler sıralaması anlamındaki öneminin de altını çizmek istiyorum.