AKP yerel seçimden zaferle çıkmış. Beyanları, kutlamaları,“halk bizim arkamızda, geçen yerel seçime göre oylarımızı artırdık,” şeklinde.
Peki, gerçekten başarılı mı, düşüş mü var yoksa? Referandum havasında geçen seçim onca yolsuzluk tapeler ses kayıtlarından sonra halk AKP iktidarına güvenoyumu verdi veya belediye başkanlarını mı seçti?
Bana göre Sayın Başbakan; ülkeyi yönetirken barışı, sosyal ve demokratik anlamda gelişmesini sağlamak, insanların refah düzeyini düzeltmek, sanayide ilerlemek, gelir dağılımındaki adaletsizliği minimum düzeye çekmek, işsizliği ve yoksulluğu bitirmek yerine, kısaca muasır medeniyetler seviyesine ulaşmaya çalışmak yerine, kamplaşmaya çanak tutan yaklaşımlarını ileri demokrasi, barış süreci deyimleriyle süslemeyi yeğlemektedir.
Kutuplaştırmadan adil yönetmek yerine iktidarının devamını sağlayacak politikalar üretilmektedir. Geliştirilen tüm yöntem ve metotlar bu yönde ilerlemektedir. Maalesef 12 yıldan bu yana ne işsizlik azalmış ne borçlarımız. Bırakın azalmayı, üstüne koymuşuz. Çatışma, kutuplaşma artmış; çiftçi, esnaf, emekli, çalışan sanayici her kesimden insanların hayatı daha zorlaşmış. Özelleştirme adı altında milli değerlerimiz yok pahasına devredilmiş lakin tüm bu soruların karşılığı “ama biz yol yaptık” olmuştur.
Bir iktidarın yönetimi boyunca övünç duyacağıi craatlar; işsizliği azaltmak, alım gücünü yükseltmek, barışı temin etmek, ülke sınırları içerisindeki yaşayan her kesimin refah seviyesini iyileştirmek, mutlu huzurlu ve güvenli bir ortam tesis etmekle gurur duymalıdır. Ne var ki gelinen nokta çok gariptir. Efendim 10 milyon yoksul insanımıza, eskiden vardı, yeşil kart dağıtmak veya milyonlarca insana yardım yapmış olmak onur kaynağı nasıl olabilir? On milyon insan yoksulluk sınırında yaşıyorsa, resmi kayıtlara göre üç milyon (gerçek rakamın bunun kat kat üstünde olduğu düşünülmektedir) insan işsizse tüm bunların bırakın onur kaynağı olmasını karneniz sıfırlarla dolu, başarısızsınız demektir. Tek başına ülkeyi 12 yıldır yöneten iktidar hala sorunları çözememişse millet hala yardımlaşma fonundan gelecek erzaklara bakıyorsa  % 60 oyda alsanız başarısızsınız demektir. 
Sürekli sizi engelleyen kurum ve hayali düşman yaratmaya çalışmak, mağduriyet edebiyatıdır. 
Haklı olarak sorabilirsiniz, madem her şey bu kadar kötü niye halk AK Parti’ye oy veriyor? İşte, orada müthiş bir plan var.
1: Halk sadaka kültürüne alıştırıldı, 19 milyon insana bir yıl içerisinde yardım malzemesi veya nakdi yardım yapılmış. Bunu sosyal devlet anlayışıyla eşleştirmeye kalkanlar, gerçek anlamda iş ve aş sahibi yapamamışsınız demektir. Diğer deyimiyle istihdam sahaları açılmamış demektir. Yapılan toplu açılışların içinin ne kadar boş olduğu anlaşılmaktadır.
2: Eskilerin deyimiyle “yiyim, giyim, evim” diye karnı aç olan insanın önceliği karnını doyurabilmesidir. Bu üç önceliğini tamamlayan insan daha sonra sosyal yaşama bakar. Okur, gezer, araştırır ve yargılar ona göre karar verir, birey olmanın farkına ve zevkine varır.
Tam da burada düşünmek gerekiyor, neden AKP oyları sırtı pek insanlardan değil de ince belli fakir tabakadan geliyor? Bu, Türkiye haritasına ve seçmen kitlesine bakınca hemen göze çarpıyor. İşte burada oy alma, taraftar kazanma taktikleri devreye giriyor, bir nevi yönlendirme algı yönetimi moda deyimle.
Alternatifsiz yol sunmak, mecburen kalabalıkları bu yolda ilerletmek. Bundan daha iyisi yok mantığını pompalamak.